Günaydın ayna! Aaa, ne bu sağ yanağımda? Minik minik sivilceler, küçük küçük kırmızılıklar... Önce çok bozuluyor sonra, "Amaaan n'apalım" çekiyorum hayata devam ediyorum... İyi akşamlar ayna! Aaa! Ne bu sol yanağımda? Ya şu boynumdakiler? Haydaaa sırtım da kaşınıyor galiba... Alerji mi oldum? Kaşındıracak bir şey yedim mi? Hayır! Bence hastaneye gitmeli. Gecenin köründe taksiye binip, hastaneye gidiyorum. Kimse benimle gelsin istemiyorum. Zaten ben hastanelere, doktorlara falan hep tek başına gidenlerdenim. Başımda biri olunca onu düşünmekten daha çok geriliyorum. Şu acil servislerin acil müdahale edememeleri ne olacak peki... O bitmeyen sorulara cevap vermemek için ayaklarım geri geri gidiyor valla. Bir Amerika'ya giderken sorulan sorular, bir de bunlar. Off, neyse...
'KAFANA TAKMA' VE 'GÜL' Doktor geliyor. Yüzüme boynuma dikkatle bakıyor. Gözlerini açıyor, kısıyor. Hadi söyleseneee... "Suçiçeği geçirdiniz mi?" diye soruyor. Bir şey geçirdim o neydi? Kızamık! Yapma doktor! Suçiçeği olamam değil mi, olmamalıyım. Off... Doktor gidiyor, geliyor, bir oradan bir buradan bakıyor. Doktor, diğer doktor arkadaşını arıyor, uzun uzun konuşuyor, duyamıyorum, fısıldıyor... Yanıma bir baba edasıyla geliyor, gözleri şefkatle bakıyor. Eee? Eee'si eğilip şöyle diyor "Neye üzüldünüz, sıkıldınız?" Baştan mı başlayayım, sondan mı? O kadar çok şey var ki canımı sıkan, tadımı kaçıran, içime atıp, çaktırmadığım. Özetle stresten, sıkıntıdan, kafaya takmaktan basmış sağımı solumu kızarıklıklar. Ve ne kadar üzülürsem, ne kadar kendime bakmazsam devam edecekmiş. Bir-iki ilaç da veriyor. "Ama kızım sen biraz eğlen, biraz dinlen, biraz gül, biraz kendine bak" diyor aslında. Esas reçete bu! Küçüğü büyüğü birçok hastalığın sebebi duygusalmış. Stres nelere nelere sebep olurmuş. Bana "Gül" diyor, sanki çok kolay. "Kafana takma" diyor, Urfa'da Oxford vardı da biz mi gitmedik, alemsin doktor amca. Eve geliyorum. Düşünüyorum, şu minik kırmızılıkların yaptığına bakın hele. Anlıyorum, insanın kendisinden değerli hiçbir şey yok! İyisi mi vücut alarm verince hayatı yeniden düzenlemeli. Kendin için bir şeyler yapmayı bilmeli. Anladınız siz beni...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Urfa'da Oxford vardı da biz mi gitmedik!
Yayın tarihi: 9 Mart 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/09/gny/ozyilmazel.html
Tüm hakları saklıdır.