Giriş Saati : 04.03.2009 14:04 Güncelleme : 04.03.2009 19:48
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Gerek özel sektör olarak, gerek vatandaş olarak bizim önceliğimiz ekonomi" dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, TÜSİAD Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte anamuhalefet CHP'nin Genel Başkanı Deniz Baykal'ı CHP Genel Merkezi'nde ziyaret etti.
Görüşme öncesinde gazetecilere açıklama yapan Yalçındağ, daha önce MHP'yi de ziyaret ettiklerini hatırlatarak, TÜSİAD'ın bütün partilere eşit mesafede olduğunu söyledi.
Yalçındağ, bir gazetecinin son günlerde parti liderleri arasındaki tartışmaları hatırlatılarak, siyasi çekişmeleri nasıl değerlendirdiği şeklindeki bir soruya karşılık "Çok kötü bir dönemden geçildiğini" kaydetti. Yalçındağ, son rakamlara göre her 4 gençten birinin işsiz olduğunu, yüzde 12'nin üzerine çıkan işsizlik oranının 2000 yılından bu yana en yüksek düzeye ulaştığını bildirdi.
Yalçındağ, imalat sanayindeki kapasite kullanım oranının yüzde 63'e gerilediğini ve bunun 1991 yılından beri en geri nokta olduğunu belirterek şöyle dedi:
"Bütün bu durumlarda ekonomi bu kadar kötü giderken herkes işinde, aşında, yatırımın ortasında yakalanmış, işini kaybediyor. Böyle bir durumdayken bizim bütün konsantrasyonumuz bu aslında. Bu yerel seçimlerin bu kadar büyük bir olay olmasını anlamakta güçlük çekiyoruz. Bizim konsantrasyonumuz, önceliğimiz o değil. İş adamlarının da vatandaşın da olduğunu zannetmiyorum"
İŞSİZLİKLE MÜCADELE
Yalçındağ, CHP Genel Başkanı Baykal'ın işsizlikle ilgili 7 önerisini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Aslında olması gereken şey. Her zaman söylediğimiz gibi muhalefet partilerinin de yapıcı önerilerle gelmesi lazım ve bunların tartışılması lazım. 7 maddenin çoğu zaten bizim de söylediğimiz maddelerdi. Aslında hükümetin de ekonomi yönetiminin de söylediği maddeler. İşsizlikle ilgili olarak daha önce söyledim; endüstriyel ilişkiler önemli. İstihdam yasalarında yapılacak şeyler, bazıları da yapıldı, bütün bunlar önemli. İŞKUR'un elindeki mali imkanın daha rahat kullanılması önemli. Asıl işsizlikle mücadele makro ekonomik önlemlerden geçiyor. Ekonominin soğumamasından, yatırımların bu kadar durmamasından, daralmamasından geçiyor. Çünkü daraldıkça, iç tüketim daraldıkça, ihracat zaten yok, içeride bir harcama olmayınca bu sefer de üretim olmuyor. Üretim olmayınca işten çıkarmalar başlıyor. Yani işsizlikle mücadele artık bu istihdam yasalarında yapılacak bazı önlemlerle olmaz. Galiba 7 maddenin içinde diğerleri de var diye hatırlıyorum. Yani hem İŞKUR'un imkanlarından yararlanmak hem istihdam yasaları hem de asıl önemli olan iç tüketimin artırılması ve ekonominin soğumaması. Üretebilmek. Üretebilmek için de harcamak lazım. Harcamak için de güven ortamının yaratılması lazım."
"ÖNLEMLERİN BAŞINDA IMF İLE ANLAŞMAK GELİYOR"
Arzuhan Doğan Yalçındağ, bir soru üzerine katıldıkları Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısının ardından alınacak tedbirlerle ilgili olarak, hükümetten kendilerine henüz bir mesaj gelmediğini söyledi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren ve diğer ilgili bakanlarla aylardır toplantılar yaptıklarını ve aynı tespitlerde bulunduklarını anlatan Yalçındağ, likiditeyi rahatlatmak için alınacak önlemlerin başında IMF anlaşmanın geldiğini kaydetti.
Yalçındağ, IMF ile anlaşmanın hala gerçekleşmediğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Başbakanımızla son yaptığımız toplantıdan çıktığımızda size açıklayamadık. Çünkü o zaman 'açıklamayın kamuoyuna' diye bizden ricada bulunuldu. 2 önemli şartı söylemişti. Sonra kamuoyuna bu açıklandı. Bunlar, kabul edilemez şartlar değil ki. Çünkü bir tanesi vergi denetiminin özerkleştirilmesinden bahsediyor. Bu olmayacak bir şey değil. Kabul edilemez değil. Diğeri, eşleştirmeden bahsediliyor. Yani IMF, ne bizim istihdamımıza zarar verecek bir şeyden bahsediyor. Yani şu söylenebirdi; 'maliye politikalarını daha sıkı tutun, maliye politikasını gevşetemezsiniz' diyebilirdi. 'Faiz dışı fazlayı artıracaksınız' diyebilirdi. 'Vergiler artsın' diyebilirdi. Bunların hiçbirini söylememiş. Söylediği şeyler yapısal reformlar. Daha önce de konuşulan reformlar. Yani bunun niye bu kadar sorun olduğunu ekonomide bu kadar ihtiyacımız varken, kamu borçlarımız bu kadar artmışken niye bunun hala yapılamadığını anlamakta çok zorluk çekiyorum."