Avrupa'nın 'en iyi yaşanılacak' şehri olarak gösterilen İrlanda'nın başkenti Dublin'den bildiriyorum ve bu şehri üç kelime ile özetliyorum sevgili dostlar: Yağmurlu, melankolik ve sıradan. Ha bir de pub cenneti! Her kaldırım köşesinde, her adım başında bir pub var ama sigara içen bir Allah'ın kulu yok! E ne anladım ben bu işten? Neyse... Efendim, sebebi ziyaretimiz; 7'nci Jameson Dublin Film Festivali. Siz bu satırları okurken ben, 'Closer' filminden sonra ilgi alanıma giren, bir daha da çıkmayan yakışıklı insan Clive Owen ile basın toplantısında buluşacağım! Kısa bir görüşme olacak; yeterince ekmek çıkar mı bilmem ama arayı soğutmadan size 'flaş flaş flaş' yaparım. Burada en önemli ayrıntı, son yıllarda Türk filmlerine gösterilen büyük ilginin bu festivalde de devam ediyor olması. Pek çok yurtdışı festivalde olduğu gibi Dublin'de de Türk Sineması'nın yükselişi konuşuluyor.
Türkiye'de 'Recep İvedik'- 'A.R.O.G' savaşları süredursun, bu festivalde önemli Türk filmleri görücüye çıktı, çıkıyor. Mesela 'Batman'daki kadın intiharlarını konu alan, bu yüzden filme destek veren belediye ile filmi sahiplenmeyen valiliği karşı karşıya getiren 'Havar'... Bir Türk kızının Kuzey Iraklı oyuncuya aşkını anlatan ama 'olur mu hiç öyle şey' diyerek tartışmaların ortasına çekilen 'Gitmek'... 'Takva', Metin Erksan imzalı 'Susuz Yaz' bunlardan birkaçı... Gelelim Dublin'deki en merak ettiğim ayrıntıya... İrlanda kökenli rock grubu U2'nun solisti Bono'nun memleketine saygısının bir ifadesi, bağlılığının bir göstergesi olarak satın aldığı ve işlettiği, Dublin'in birinci sınıf butik otellerinden The Clarence'dan bahsediyorum. Bir zevksizlik, sevimsizlik örneği! 1992'de, dostu The Edge ile birlikte 1852 yılında inşa edilmiş bir binadaki, iki yıldızlı, 70 odalı bir oteli alıyor Bono ve kısa zamanda şehrin en lüks ve pahalı, beş yıldızlı otellerinden biri haline dönüştürüyor. Bono'nun da zaman zaman gelip kaldığı otel, Liffey Nehri'nin kıyısında, 21. yüzyıl İrlanda'sını yansıtan bir bina. Ama o tarihten, sahibinin kişiliğinden eser yok! Orada kalmadım ama akşam yemeğine gittim; uzun uzun inceledim... Hatta çok merak ettim, odalarını dolaştım... Tamam, adamın kendi evi değil ama bu kadar dev bir isme yakıştıramadım! 'Bu muymuş Bono'nun oteli' dedim içimden... Tabii ki Bono adı olunca akan sular duracak. Odaların fiyatı 390 Euro'dan başlıyor, bir süitin geceliği ise 2 bin 800 Euro ama ortalıkta akan zevksizlikten haber veren yok! Ben diyeyim yazlık evlere konulan ahşap masa ve sehpalarla dolu, siz deyin taşrada ahşap ağırlıklı dekore edilmiş, üç yıldızlı bir otel! Tek kelimeyle hayal kırıklığı! Şu rockçılar otel açma işinden elinden eteğini çekse diyorum...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Clive Owen ve Bono'nun zevksizlik şaheseri oteli!
Yayın tarihi: 18 Şubat 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/18/gny/haber,3D1FABDDD8CA4CAAB61DADB4E9675A86.html
Tüm hakları saklıdır.