Yabancı Gelin’in sunucusu Sema Öztürk.
Herkese münasip bir gelin!
Artık şu televizyon denen nesne, isteyene yabancı, isteyene yerli gelin dağıtmaya başladı ya, işte insanlığın ulaşmış olduğu bu boyutun ötesinde başka bir boyut yoktur. Bendeniz bir yabancı gelin rica etsem?....
Kıymetli okurlar, sizi gidi sizi, demek istiyorum.
Çözdünüz tabii beni, mesaj atıp duruyorsunuz. Atışmak istiyorsunuz. Evet, destek mesajlarını geçiyorum.
Mehmet Ali Erbil'in acayip halleri üzerine yazdığım son yazıdan sonra, "Sen önce kendi tipine bak, tevellüdün nedir ki?" gibisinden türlü mesajlar aldım.
Bilmiyorum, bir çeşit Memedali fan kulüp mü var, yoksa Sayın Erbil sahte e-posta hesapları açıp benimle uğraşmayı mı tercih etti, bir sürü acayip mesajı tek tek okumak zorunda kaldım. İçlerinden bir arkadaş ise beni Pakize Suda ve İclal Aydın 'türü' yazılar yazmakla itham etmiş ki, işte buna bayıldım. Özellikle İclal Aydın'a benzemeyi ne kadar istediğimi bilemezsiniz...
Tabii bu tiple ne kadar İclalleşebilirim, orası ayrı konu. Şimdi tutup İclalciğim gibi hissi yazılar yazsam, siz kıymetli okurlar, bir köşede duran fotoğrafıma, bir de yazıya bakacak ve kuvvetle muhtemeldir ki, hislerime gülümseyeceksiniz. "Yok canım, ben yapmam," falan demeye kalkmayın, annem bile bana böyle davranıyor. Geçtiğimiz haftalarda, ciddi ciddi, izdivaç peşinde olduğumu, Esra Erol'a başvurmayı planladığımı yazmıştım. Neyse efendim, uzatmayayım, televizyonda Yabancı Gelin isimli yeni bir gözetleme ve evlilik programı başlayacağını duyunca heveslendim. Evet, memleketimiz standartlarında hiç de yakışıklı bir insan sayılmam, oysa belki ecnebi hanımefendiler arasında egzotik zevkleri olan biri çıkar da, bahaneyle ben de sülün gibi bir hanım sahibi olabilirim, diye aklıma takıldı işte...
HASAN BENİ KAYSERİ'YE GÖTÜRSE
Derhal annemi aradım, bu fikrimi ona da açtım. Benimle alenen kafa yaptı değerli okurlar!.. "Eh artık bana da 'egzotik kaynana' derler, canım evladım," diye kıkırdadı.
Efendim, bir insan annesinden de böyle darbe yerse kime güvensin? Evet, buyurun, hislerimi yazıyorum ve siz de gülümsüyorsunuz, değil mi? Çok fenasınız! Neyse, ben şimdi medya vazifemi yerine getireyim; kıymetli okurlar, tabii valide hanımın benimle kafa yapmasının da etkisiyle bu Yabancı Gelin gözetleme faaliyetini daha bir alıcı gözle izlemeye başladım. Şöyle söyleyeyim, bahis konusu yarışmaya dahil olan arkadaşların tamamı benden daha 'egzotik'. Ne biçim tipler var öyle yahu! Beş yarışmacı da bir tuhaf. Hele bir Hasan var ki, anam anam! Benim emmioğlunun biraz zayıfı gibi... Bir de çenesinin altına Cem Yılmaz sakalı kondurmuş ki, "Hah!" dedim, "İmzanı da atmışsın kardeş..." Şimdi bu beş damat adayımıza 10 yabancı gelin adayı düşüyor ki, işte anneme en çok kızdığım nokta da burasıdır efendim.
Evet, bir enternasyonal sülün sürüsüyle karşı karşıyayız ve eğer ben o eve girebilseydim, yarışmanın sonunda kazanılacak 50 bin avronun da cazibesiyle sülünlerden birini etkileyebilme şansım olacaktı. Yani, bir Akvilinia'yla yakınlaşsak, hoşbeş etsek, hasbıhal eylesek fena mı olurdu. Hadi, o beğenmedi diyelim, ben çıtayı Kazakistanlı Aliya'ya kadar geriletmeye hazırım.
Kaldı ki, kendisi de karşısındaki erkeğin fiziksel özelliklerinin çok önemli olmadığını düşünüyor, "Bakımlı olsun, yeter," diyormuş. Efendim, olmayan saçları için saç bakım seti bile olan bu kardeşinizden daha iyisini mi bulacak? Ah valide hanım, ah!..
Tabii şöyle temel bir problemimiz de var: Bu gözetleme yarışmasındaki izdivaç girişimlerinden bir netice çıkar mı? Kızlar arasında iki istisna dışında tamamı modellik yapıyor, biri de şarkıcı. 3000'er avroyu vermişler, gelin kümese girin demişler. Tabii kızlar da kendilerini gösterecek, Türkiye'de iki defile üç katalog çekimi yapacaklar, bir çeşit popülerlik sahibi olacaklar...
Buraya kadar her şey tamam...
Peki, modellik kariyerlerinin başındaki bu sülün gibi kızları Konya'ya, Kayseri'ye götürüp kendilerine gelin edebileceklerini düşünen ana-oğullara ne demeli? Bu nasıl bir cürettir, nasıl bir kendine güvendir, ya rabbi! Yoksa, "Hadi kız, biz de televizyona çıkalım, oh, bi güzel düşman çatlatalım," zihniyetinde miyiz? "Kahveden arkadaşlara hava atarız oğlum! Nasıl sardım Akvilinia'nın belini, orada kameraların çekmediği yerde ne icraatlara girdik kardeşim," falan türü uçuş durumlarında mıyız? Nedir? Yani şimdi kız, yani Lorraine, gelmiş Hollanda'dan, Amsterdam'ın kanallarında turlamış, Coffee Shop'larında arzı endam eylemiş, fotomodellik yapmış... Şimdi bu kızın, "Ah karşıma bir Hasan çıksa da, beni Kayseri'ye götürse, hayatımızın sonuna kadar çocuk yapıp geniş bir aile kursak," diye düşünmesi için herhangi bir sebep var mı? Yani bu gözetleme yarışması bana çok da inandırıcı gelmiyor, ne yalan söyleyeyim...
Bu arada, bizim valide hanım, "Evladım, sen Star TV'yi seyretmeye devam et, mutlaka sana da münasip bir kısmet çıkar," dedi.
Hakikaten, koskoca televizyon kanalı bir çöpçatan müessesesi gibi çalışmaya başlamış yahu!..
Yayın tarihi: 31 Ocak 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/31/ct/haber,045EB1DA7A89475CBCC8D55445DCA940.html
Tüm hakları saklıdır.