* Ekranda izlediğim işlerinizi düşününce, sizin ciddi mi yoksa komik bir adam mı olduğunuza karar veremiyorum. Sizce hangisisiniz? Karar verememenize çok sevindim. Çünkü ciddi ya da komik bir adam olarak konumlanmak istemem doğrusu. Her ikisi de gerçek değildir çünkü. Birisi robot, öbürü de çok yavşak olurdu süreklilik kazandığında. Komik ya da ciddi olmak değil, adam olmak lazım. Bundan asla şaşmamak da, bütün emelim ve arzum.
* TRT'de yaptığınız 'Köşe Bucak' adlı program; klasik 'gezelim görelim, ülkemizi tanıyalım' programlarından çok farklı. Adeta bir sit-com. Formatı size mi ait? Evet, bana ait. Ben o programda tamamen kendim olayım istedim. Orada söylediğim şeylerin çoğu, beslendiğim arkadaş gurubumdan yola çıkarak o anda uydurduğum hikayeler. Ben Türkiye'yi gezerken evimin odalarını geziyor gibiyim. O kadar güzel insanlarla tanıştım ki... Sizi karşılıyorlar, ne yiyorlarsa yarısını önünüze getiriyorlar, kahvenizi içiriyorlar, sırtınıza yastık koyuyorlar, giderken de arkanızdan su döküyorlar...
EVLİLİK GÜZELDİR * O programda şikayetçiydiniz, anneniz hâlâ evlenmenizi çok istiyor mu? Annemin böyle bir durumu yok tabii ki. Programın her bölümünde düzenli yaptığım bir şakaydı o anne konuşmaları. Ama öyle olsa, şikayetçi olurdum. Evlilik, baskı kaldırabilecek son şey olsa gerek. Düşünsenize, hayatınızın bundan sonrasını biriyle geçireceksiniz. Hiç kimsenin hatırı için katlanılabilir bir şey mi bu? Ama evliliğe karşı olduğum gibi bir sonuç çıkmasın bundan. Gayet de güzel, şahane bir şeydir. 'Aile', benim en sevdiğim sözcüktür. Ama önemli bir karardır nihayetinde. Bernard Shaw'un da dediği gibi, 'Evlilik, her gün bir bardak taze süt içebilmek için evde inek beslemeye benzer.' Şaka yaptım, şu anda komik adamım. O ineği çok seversem, sütü içmek umurumda bile olmaz!