kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
16 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Mutluluğa giden yollar

20. yüzyılın en ünlü kuramsal fizikçisi Albert Einstein nasıl bu kadar ünlü olduğunu soran oğluna şöyle yanıt verir: "Kör bir böcek, bir kürenin yüzeyinde yürüdüğünde, ardında bıraktığı yolun eğimli olduğunu fark etmez. Ben ise aksine bunu fark edecek kadar şanslıydım." Bu sözlere yeniden 'Tüm Kalbinle Yaşa' adlı bir kitabın ilk sayfalarında rastlayınca, kitabı okuma nedeni de kendiliğinden ortaya çıkmış oldu. Çünkü şu yukarıdaki iki cümle kendi hayatlarımızı anlatıyor aslında. Peter Lauster, bu hikayeyle başlamış kitaba... Yani böceğin yolculuğuyla: (Bu arada kendinizi böceğin yerine koyun diyor.)

Alma ve tüketme yolu
"Bu böcek ileriye, bir hedefe doğru ilerlediğini zannediyor ama gerçekte sürekli aynı daire etrafında dönüp duruyor. İlerlemeye devam ederek dünyayı keşfedeceğine ve gelecekteki hedefine ulaşacağına inanıyor ama bunun yerine sürekli kendi ekseni etrafında hareket ediyor. Bazı insanların yaşamı da buna benzer şekilde geçer. Onlar alma ve tüketme yolunda ilerlerler. Kendilerine gittikçe daha çok vakit ayırır; bedenleri için besin, zihinleri için resim ve bilgi, duyuları için de ses ve görsel uyarılar alırlar. Almak ve tüketmek üzere koşarak dünyayı keşfedeceklerini sanırlar. Sen bir hedefe doğru ilerlemek üzere istediğin kadar enerji ve güç sarf et; eğer bir bilye üzerinde ilerlediğini fark edemezsen, hedefine asla ulaşamazsın.

Çemberın dışına çıkmak
Kör bir böceğin bu bilyeyi terk etme şansı yoktur. Gören bir böcek ise tüm yürümelerin ve çabaların tekrarlandığını fark edebilir. O zaman da kendine şu soruyu sorar; Bu çemberin dışına çıkmak için bilyeyi nasıl terk edebilirim..." Lauster yüzde 95'imizin psikolojik açıdan kör olduğumuzu, bunun farkına dahi varmadığımızı söylüyor. Hepimiz her günü yeniden yaşadığımızı zannederken, kendimize hedefler koyup hep bir adım ileriye gittiğimizi düşünürken aslında hep aynı yerde miyiz? Herkesin ama herkesin sızlanmasının, şikayet etmesinin, mutsuzluğunun nedeni ne? Başarıya odaklanmak ve istediğimiz her şeyi elde etmek sahiden mutluluğu getiriyor mu? Çemberin dışına çıkmak sahiden zor mu? Siz kürenin üzerinde yürüyen kör böceklerden misiniz? Buyrun bakalım...