Sanırım hayat budur sevgili okur: Kimileri bakar, kimileri baktırır. Kimileri yaşar, kimilerine konuşmak kalır. Kimileri korkar, kimileri ateşe atlar. Ve ve vee kimileri benim gibi car car sorar, kimileri de cevaplar. Bu başa iyisi de kötüsü de, ne geldiyse elbette meraktan gelmiştir ya neyse... Şimdi hadise başka. Canım arkadaşım Aslı cumartesi gecesi 40 yaşına girdi. Doktorlarından iş arkadaşlarına, okul arkadaşlarından ilk patronuna kadar sevdiği herkesi çağırmıştı partisine. Duygusal konuşmaların ardından yakalayıp sordum kendisine. Hani 30'a bir var bir kadın olarak... Eminim bana söyleyeceği bir-iki afili cümle çıkardı Aslı'dan. Onun gibi yaşamış, gözlemci, zeki bir kadından. "Ee Aslı, ayıptır söylemesi 40 yaşına girdin. Bana 40 yıllık tecrübenle tek bir tavsiyede bulunsan ne olurdu?"
İYİ DÜŞÜNÜRSEKAslı güldü... Ben de o sırada aklımdan olası cevapları geçiriyorum... Hani duymaya alışkın olduğumuz. Bakınız: Babana bile güvenme! Bakınız: Hayatta tek başınasın unutma! Bakınız: Kimseye sır verme! Bakınız: Paranın kıymetini bil! Ama Aslı sürprizi çakıp şöyle dedi "Gülümse"... Nasıl yani? "Sadece gülümse... Çünkü öğrendiğim tek şey bu. İyi düşününce her şey iyi oluyor".
EN GÜZEL TAVSİYE Sanırım bu şimdiye kadar aldığım en umut vaat eden, en güzel tavsiyeydi. Düşündüm de evet! Ben daha çok gülümsemeliyim. Hayata gerektiğinden fazla anlam yükleyip duruyoruz, her şeyi kafamıza takıyoruz da ne kazanıyoruz? Gülümsemeyi, gerçekten bütün olaylara gülerek bakmayı öğrenebilirsem, ah keşke bir öğrenebilirsem ve hayata güvenebilirsem yırtar mıyım dersiniz? Gerçekten en kötünün altında bile bize iyi gelen bir şey var mı? Ne dersiniz?
Yayın tarihi: 12 Ocak 2009, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/01/12/gny/ozyilmazel.html
Tüm hakları saklıdır.