2009 güzel olacak!

Geçti gitti işte takvimin ve takvimcilerin yere göğe koyamadığı o gün...
Kimileri kutladı, kimileri aldırmadı...
Kimileri eğlendi... Kimileri yanındakilerin canını sıkarken bunun farkında değildi, eğlendiğini ve eğlendirdiğini sandı...
Çoğunluk ekran başındaydı, büyük bir kesim de milli piyango sonuçlarına bakıp sonra yatağa girdi...
Kimileri akılları sıra kötü bir yıl olan 2008'i kışkışladı, bir geceliğine de olsa gelen 2009'un güzelliğine inandı...

Şimdi " yeni yıl "la baş başa kaldık!
Ama gel de gülme!
Onca kıpırtı, onca heyecana, tutulan onca dileğe rağmen...
Mesela geçen yıldan kalan elektrik, su, telefon faturaları, banka kartı ekstreleri, kredi taksitleri; hepsi geçerliliğini sürdürüyor.
Mesela geçen yıldan kalma acılarımız, dertlerimiz, hastalıklarımız 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gece birdenbire dinmediler...
Kırık notlarımız silinmedi; alacaklarımız ödenmedi...
Dünyanın halinden söz etsek...
Biliyoruz, zerre değişmedi bir şey.
Ne kriz umursadı takvimi, ne de savaş acıları eski yeni tanıdı, hepsi yerli yerinde...

Şurası bir gerçek; hayatımızın bambaşka takvimleri de var .
Gerçekten "her şey"in başladığı; eskinin silinip yeninin geldiği günler var.
Anne veya baba olduğumuz gün mesela...
Sevgilinin ilk elini tuttuğumuz, ilk öptüğümüz gün ya da...
Evlendiğimiz gün, boşandığımız gün...
İşe girdiğimiz gün...
Tabii tersi de doğrudur; yani mesela işsiz kaldığımız gün de hayatımız kökünden değişiverir...
Böyle bir liste uzar gider. Ve hepsi de inkâr edilemeyecek biçimde hayatlarımızın milatlarıdır.
Şu kutlayıp durduğumuz "yılbaşı"lardan kat be kat keskin biçimde belirleyicidirler.

Ama yine de insan içten içe meraklanıp kendi çapında fal açmaya çalışıyor: 2009 güzel olacak mı?
Bu soru dünyayı kastederek sorulsa...
Tahmin yapmak, atıp tutmak ne kolay olur! Global ekonomik krizden girer petrol fiyatlarından çıkarsın...
Ülke açısından da 2009'un neler getireceğini tahmin etmek hiç zor değil.
Peki ya yeni yılın tek tek gündelik hayatlarımıza neler taşıyacağını sorsam...
Kim tam olarak bilebilir ki!
Ama şunu biliyorum: İnsan hayatı başlı başına bir armağandır ve her gün küçük mucizeler le doludur.
Koskoca bir yıl için koyu karamsarlık bu gerçeğe haksızlık olur.