Odabaşı, yoğun iş temposu yüzünden gecesi ile gündüzünün karıştığını söylüyor.
Bir gecede bir yere bağlanmak yetmez
Fotoğrafçı Nihat Odabaşı, güne kendisi gibi geç başlayıp, bir türlü bitirmek bilmeyenlere hafta sonu önerileri yazdı. Gece boyunca sadece bir mekânda kaldığında sıkıldığını söyleyen Odabaşı, Nişantaşı restoranları ve barları ağırlıklı bir program hazırladı..
Günleri birbirine karıştıran biri olarak 'hafta sonu özel programı' yazmak benim için ne kadar zor bir bilseniz....
Çünkü zaman zaman hafta sonu da hafta içi gibi çalışmayla geçen günlerden biri olabiliyor. O sırada günün ismi fark etmiyor benim için... Ha pazar, ha salı...
Gönül isterdi ki benim de okuduğumda gıpta ettiğim havalı hafta sonu önerilerinden birini yazayım. Ama dürüst olacağım ve yaptığımı yazacağım...
Ama güne geç başlayıp geceyi de zor bitirenlerden olduğum için bana benzeyenlere birtakım önerilerim olabilir...
Sakın benden sabah 07.00'de uyanın, Belgrad'da keyifli bir yürüyüş yapın tarzında bir öneri beklemeyin! Dürüstçe, ben ne yapıyorsam onu yazacağım.
Pizza mı mantı mı?
Cuma işten erken kaçabildiysem Nişantaşı civarında güzel bir yemek yerim. Zaten bildiğim yerlerin çok da dışına çıktığım söylenemez... Yeni planlar denemeyi sevenlerden değilim... Evet, erken çıktıysam Zazie'de bir pizza paylaşabilirim... Biraz geç bir saat ise Chocolate'ta geceye hazırlık için bir şeyler atıştırabilirim. Örneğin sebzeli noodle, pazı dolması ama arsızlığım tutarsa hiç kuşkusuz mantı... Belki şu aralar sıkça yaptığım gibi Corridor ile başlarım geceye... Orada biraz zaman geçirince belki Scotch ya da yeni gitmeye başladığım Marca... Ama bana bir gecede bir yere bağlanmak yetmez... Belki biraz da Kuruçeşme'deki Blackk'e bakabiliriz... Yok orası çok uzak ise daha yakınlarda bir yere gidebilirim.
Geceyi bütün bu kulüplerle bile bitirmeyi istemiyorum aslında. Ama finalden önce de belki bir şeyler atıştırılabilir.... Belki Marmaris Büfe'de, belki de tekrar Chocolate'ta...
Yabancı moda dergileri arasında...
Erken kalkmayı istemek nafile... Deyin ki en erken 12.00-13.00 arasında kalktım, kendime geldim, dışarı çıktım; 14.00 oldu.
Muhtemelen yine Nişantaşı sınırları içinde kalırım... House Cafe'de bir kahvaltı fena olmaz ayılmak için... Böylece günü nasıl geçireceğimi de orada şekillendiririm. Çünkü plan yapmak, organize olmak bana göre değil.
Hafta sonunu esen rüzgâra göre geçirmeyi seviyorum... Eğer seçecek ya da üzerinde çalışacak bir fotoğrafım yoksa, biraz dolanırım vitrinler arasında... Mutlaka Patika Kitapevi'ne uğrarım... Yabancı moda dergilerini, fotoğraf albümlerini ve kitapları karıştırırım. Onların arasında olmak beni keyiflendiriyor... Varsa enteresan bir sergiye giderim. Mesela Salvador Dali sergisi ya da İstanbul Modern'deki sergiler bunun için süper... Hem milletin yaptıklarını görüp gözünüz zenginleşiyor hem de biraz hırs yapıp besleniyorsunuz. Benim yavaşlığımla akşamüzeri olmuş oluyor zaten... Araya spor atabilirsem harika... Spor için bir saat yeter bana; sonra öğlen yemeği, akşam yemeği ile birleşiyor... Bunun üzerine "Hadi Nişantaşı'ndan çık ve balık ye," diyebilirim kendime ve Arnavutköy'e gidebilirim... İlk tercihim mutlaka Ali Baba olur ya da Nişantaşı'nda kaldıysam Longtable ya da It's a Joke iyi olabilir... Gece için yine bol seçenek var; hepsine biraz uğrayabilirim. Ne de olsa tek mekânda uzun süre kalamam... Cumartesi akşamı önce W Otel'in lounge'ında bir ısınma; ardından Nupera'ya...
Pazar günü ise Midpoint veya Kırıntı'nın diyet mönüsünden bir şeyler yiyebilirim. Benzer bir plan yapsın veya yapmasın, herkese iyi hafta sonları dilerim...
Yayın tarihi: 26 Aralık 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/26/cm/haber,2DDA01A77B1745B69F8CE9BA7E28F5CA.html
Tüm hakları saklıdır.