Gelen mesajın başlığını okuyunca, "Sektörde krizin sert dalgaları kıyıları vurmaya devam ediyor. İşte bir kameraman arkadaşımın feryadı daha" dedim. Ama mesaj kameramandan değil, bir okurdan geliyordu. İşte Mehmet Pektaş'ın o mektubu: "Daha fazla para verilsin ki artık çekim yaparken diğer eliyle ek iş yapmasın ya da o para ile kamerasına bir tripod (kamerayı sabitleyen sehpa) alsın... Şimdi 'Ne alaka?' diyeceksiniz ama dikkatli seyrederseniz fark edeceksiniz. Kollarında derman kalmıyor olmalı ki kameraman arkadaşın, görüntü bir o tarafa bir bu tarafa... Belki de tasarruf gereği, aynı zamanda hani şu tavandan sarkıtılan mikrofonu falan tutuyor öbür eliyle gariban... Ben bu diziyi seyretmiyorum, eşim seyreder. 'Bu görüntüleri seyrederken başın dönmüyor mu?' diye sorma gafletinde bulundum. Hikayenin akışına kapıldığından bu durumun farkında değil tabii... Bilmiyorum belki de yönetmen, doğal bir ortam havasında olması için bilerek bu şekilde çekim yapılmasını istemiş olabilir. Ama bu da çok fazla doğal!.." Daha önce yazmıştım. Son dönem filmlerine ve dizilerine "sanatsal bir aksiyon katmak için" kamerayı sallamak moda oldu. Sanırsınız ki, paparazziler lodosta kayık kiralamış, Sibel Can'ı yatta güneşlenirken çekmeye çalışıyorlar... Dizi tutmasına karşı bir hap var mı acaba?
Yayın tarihi: 20 Aralık 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/20/gny/haber,F95045A875C447F4A8BF4A58165A31CB.html
Tüm hakları saklıdır.