kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Kasım 2008, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Sorun Gençlik Spor'da değil!..

BENİM gazeteciliğe başladığım yıllarda Türk sporunun iki numaralı adamıydı Gültekin Çeki..
Görevi neydi bilir misiniz?.
Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Özel Kalem Müdürü.. Hepsi o.. Odasından gazeteci eksik olmazdı. Ben haftada en az iki kez Gültekin'e uğrardım. Haberleri ondan almaya çalışırdık. Çünkü Genel Müdürün kendisine ulaşmak öyle kolay değildi. Başardınız mı manşet olurdunuz zaten..
Şinasi Atamanlar, Nuri Gücüyener, Ulvi Yenal, İsmail Hakkı Güngörler, Mehmet Akzambaklar "Devlet" gibi adamlardı çünkü..
Bilgileri, yöneticilik ehliyetleri ve büyük yetkileriyle..
O Genel Müdürlerin yetkileri, bugün Spor Bakanlarında yok..
Onların dedikleri kanundu. Tüm Federasyon Başkanlarını onlar atar, onlar görevden alırlardı. Federasyon Başkanları, Genel Müdürün bakanları gibiydiler.
Türk sporunu Genel Müdür yönetirdi.
Genel Müdür Özel Kalem Müdürü de, Başbakanlık Müsteşarı gibiydi.
Bunları niye yazdım!..
Pekin dönüşü "Çok acı sonuçlar bunlar. Radikal önlemler almak zorundayız" diyen Spor Bakanı Murat Başesgioğlu "Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü (GSGM) Türk sporu için yetersiz" demiş..
Hedefinde bir kişi, memnun olmadığı başından beri belli Mehmet Atalay değil, sistem var, ifadesine bakarsanız.
"Türk sporunu yönetmeye Genel Müdürlük yetmez. Müsteşarlık, bakanlık olmalı" diyor ve fena halde yanılıyor.
Türk sporu bakanlık günlerini de yaşadı.. "Bakanlık olsun" diye kıyamet koparanların başındaydım..
Ne oldu?.
Vildan Aşirler, Şinasi Atamanlar, İsmail Hakkı Güngörler devrinde sporun kapısından geçemeyen siyaset, bakanlık olunca işin içine balıklama daldı. Spor teşkilatı parti kademelerine dönmeye başladı. Federasyon Başkanları yetenekleri değil, siyasal görüşlerine göre atanır oldu. Spora bozulma siyasetle naşladı.
Ardından "Demokrasi, özerklik" kisvesi altında, siyaset batağı iyice güçlendirildi. Çıkarılan yasayla, başkanları GSGM kontrolündeki oyların ağırlıklı seçmesi sağlandı.
Bugünkü manzaraya bakın..
Pekin hezimetinin baş suçlusu federasyonlar birer birer ve açık ara yeniden seçiliyorlar..
Hemen hepsi adeta ödüllendiriliyorlar.
O zaman 2012'den umutlu olmaya imkân var mı?.
Hani nerde bakanın radikal önlemleri..
Başesgioğlu, GSGM'ye kusur bulmasın. İşte kendisi Spor Bakanı.. Ne yapabilir?.. Niye yapmıyor?..
Elinden gelen Mehmet Atalay'ı değiştirmek.. Arkasındaki Recep Tayyip Erdoğan'a rağmen, Atalay'ı değiştirdi diyelim.. Ne değişecek?..
Atalay'ı attı, yerine onu en çok eleştiren beni getirdi.. Ne yapacağım?.. Ne yapabilirim ki, bugünkü yasalarla?..
Federasyon Kongrelerinde, benim teşkilatımdan giden oy sahiplerine "Şuna değil, buna verin" diyebilirim, hepsi o..
Dediklerim, bakanın, başbakanın hoşuna gitmezse, beni değiştirirler. Güçleri bana yeter, onun da hepsi o..
Türk sporu, erken ve yanlış gelen demokrasi ve özerklik adı altında, federasyon işlerine siyaset ve pazarlığın fena halde girmesinin kurbanıdır.
Federasyonları "İşi" bilenler değil, "İşini" bilenler yönetiyor günümüzde.
Bugünkü yasalarla yapılabilecek hiçbir şey de yok.
Şura, mura toplamak, göstermelik, dostlar alışverişte görsün önlemlerdir.
Radikal önlem, spor bakanının, Genel Müdürü değil yasayı değiştirmesiyle mümkündür.
Bunu yapacak gücü var mı?.
Bence yok..