Gıda Güvenliği Derneği'nin (GGD) araştırmasına göre Türklerin hayatındaki en büyük üç risk; trafik kazası, çevre kirliliği ve gıda. Tüketici için gıda güvenliği önemli bir yörüngede, endişe kat sayısı yüksek ve çoğu kişi komplo teorilerine eğilimli..
Hayatımız korkular içinde geçiyor. Bir endişe yumağı olarak dünden bugüne, bugünden yarına yuvarlanıp gidiyoruz. Vesveselerle günü kendimize zehir ediyoruz. Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yediğimiz yiyecek, yaşadığımız kent, yaşadığımız ev, kullandığımız otomobil, çevremizdeki yabancılar. Her şey hayatımız için risk taşıyor. Hayatımız için vazgeçilmez olan gıda maddeleri ise en büyük endişe kaynaklarımızın başında geliyor. Gıda Güvenliği Derneği'nin (GGD) fırından yeni çıkmış 'Tüketici Risk Algılaması' adlı araştırması, gıda güvenliği konusunda endişelerimizi belgeleyen bir çalışma. 17 ilde gerçekleşen, yüzde 74'ü kadın, yüzde 26'sı erkek, 661 kişiyi kapsayan araştırma gıda güvenliği konusunda Türk tüketicisinin ruh halini yansıtıyor. Sonuç: "Türk tüketicisi için gıda güvenliği önemli bir yörüngede, tüketicinin endişeleri yüksek ve komplo teorilerine eğilimli." Araştırmaya göre Türk tüketicisi risksiz bir hayat düşünemez halde. Risk kaynakları listesi ise uzayıp gidiyor. Çevre kirliliği nedeniyle sağlığın bozulma riski birinci sırada yer alıyor (yüzde 88). Trafik kazasında yaralanma riskiyle (yüzde 87) gıdalar yoluyla sağlığın bozulma riski at başı gidiyor (yüzde 86). Ülkenin batısında yaşayanlar için en büyük korku kanserken diğer bölgelerde gıda zehirlenmesi. Araştırmaya göre tüketicinin yarıdan fazlası gıda güvenliğinin 10 yıl önceye kıyasla kötüye gittiği kanısında. Peki karamsarların 35-64 yaş aralığında olması neyin işareti? Neden 18-34 yaşları arasındaki 'genç'ler daha iyimser? 'Çocuk ruhlu insanlar topluluğu' olarak duyduğumuz her şeye inanmak, duyduklarımızın doğruluğunu araştırmadan mitlerin büyüsüne kendimizi kaptırmak, önümüze sunulan komplo teorilerinin ağına düşmek gibi arızalarımız var. Türkiye'de internetten yayılan asparagas haberler nedeniyle bir 'bilgi kirliliği' ortamının yaşandığını, bu bilgiler nedeniyle zaman zaman tüketicilerin sağlıklarını bozacak doğrultuda yanlış yönlenebildiğini belirten Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, "araştırmanın internetin tüketiciler üzerindeki gücünü de gösterdiğini söylüyor: "Tüketicilerin yarısının 'İnternet'ten edindiğim bilgiler ürün tercihimde etkilidir' ifadesi ve internet'te dolaşan her habere inanarak sürekli tükettiği bir gıda maddesinden hemen vazgeçebiliyor olması ne denli manipülasyona açık olduğunu gösteriyor. Türk tüketicisinin yüzde 57'sinin internetten yayılan her bilgiye kayıtşız şartsız inanması bile başlı başına bize asparagas e-zincirlere karşı kapsamlı ve köklü bir duruş sergilememiz gerektiğini gösteriyor." Gıda Güvenliği Derneği tüketicilerde yanlış / hatalı bilgi veren asparagas haberlere karşı doğru bilgi verme ve bilinç yaratma amacıyla bir Çağrı Merkezi kurdu. 'Güvenli Gıda, Sağlıklı Türkiye' projesi kapsamında faaliyete geçen Çağrı Merkezi, ayda 15 bin tüketici sorusunu yanıtlayabilecek. Saner, Çağrı Merkezi aracılığıyla halkı yanlış bilgilendiren / yönlendiren haberlerle mücadele edeceklerine inanıyor: "Elemanlarımız tüketicilerin sorularına yanıt vererek yanlış inanışları düzeltirlerken, güçlendirdiğimiz web sitemizde de tüketiciler için doğru bilginin adresi olmaya devam edeceğiz. Bilgi bankamızda yanıtları bulunmayan sorular ise, 48 saat içinde bilgi verilmek üzere uzmanlar tarafından yanıtlanacak." Gıda Güvenliği Derneği'nin yeni faaliyete geçen Çağrı Merkezi'ni (0212) 385 25 15 nolu telefonundan arayarak gıda güvenliği konusunda kafanızı kurcalayan soruları sorabilir ya da www.ggd.org.tr adresinden bilgi alabilirsiniz.
Yayın tarihi: 18 Ekim 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/18/ct/haber,9AEB171F6A8746D080CFAE05BAC614BE.html
Tüm hakları saklıdır.