MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''(Allah'tan korkan ve kuldan utanan) bir iktidar vaat ederek işbaşına gelenlerin karıştıkları yolsuzluklar, yandaşlarca talan edilmeye başlanan kamu kaynakları ve kirli ilişkiler ağı artık birer birer çözülmeye başlamıştır'' dedi.
Bahçeli, yaklaşan mahalli idareler seçim süreciyle ilgili parti teşkilatlarına gönderdiği yazılı açıklamada, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin tek başına iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden itibaren 5 yıl 11 aylık süre geçtiğini belirterek, bu dönemde 58, 59 ve 60. Cumhuriyet Hükümetlerinin sorumluluğunu üstlenen iktidarı eleştirdi.
Ülkesine hizmet götürmeyi amaç edinen bir siyasal anlayış için uzun sayılacak bu sürenin ''maalesef gerginliklerle israf edildiğini, kayıt dışı ilişkilerin, taviz ve teslimiyetin, dayatma ve aşağılanmanın, pişkinliğin ve kayırmanın zirveye ulaştığı kara dönem olduğunu'' iddia eden Bahçeli, açıklamasında şöyle devam etti:
''Meşruiyetini tamamen yabancı destek ve himayelere bağlayan bu zihniyet, ülkemizdeki ve bölgemizdeki gelişmeleri okumaktan uzak, milletimizin beklenti ve değerlerinden habersiz icraatıyla geleceğimizi yüksek risk ve tehlikelere atmaktan kaçınmayacağını göstermiştir. Türkiye, öz kaynaklarına dayanarak kendi ayakları üzerinde durabilecek takatten uzaklaştırılmış, uluslararası finans güçlerinin faiz ve rant ülkesi olarak sıcak ve kara paranın mahkumu haline getirilmiştir.
Türkiye'yi pazarlamayı bir misyon ve marifet kabul edenler, özel ilişkilerle ve kayıt dışı görüşmelerle akraba, eş-dost ayrımını bir gelenek haline getirerek kaynak ve servetlerimizi peşkeş çekmekte bir mani durum görmemişlerdir.''
İktidar zihniyetinin, ülkeyi ve milleti bir arada tutan değerleri temelinden sarstığını ve ağır bir yıkıma neden olduğunu ileri süren Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:
''Etnik kimliklerin milli azınlık olarak tanınması, bunlara Anayasa teminatı altında siyasi ve hukuki statü kazandırılması, Türkiye'nin milli birliğini yıkarak Türk milletinden ayrı bir millet yaratma arayışları hükümet eliyle ve işbirliği ile hız kazanmıştır.
Bu hain oyunun nihai hedefinin ise tek millet-tek devlet esasına dayanan Türkiye Cumhuriyeti'nin milli birlik, bölünmez bütünlük ve milli egemenlik anlayışının yeniden tanımlanması ile çok kimlikli, çok milletli, parçalı bir devlet yapısının kabul ettirilmesi olduğu ortaya çıkmıştır.
Küresel senaryoların bütün şiddeti ile sahnelendiği yakın coğrafyamızdaki tahripkar gelişmelerden etkilenerek dışa bağımlılığın alabildiğine arttığı süreçte, yoksullukla, yolsuzlukla boğuşan milletimiz bu dönemin bütün tahribatını derinden hissetmektedir.''
Açıklamasında, ''milli iradenin, çözüm üretmekten uzaklaşan siyaset kurumunun elinde ağır yaralar aldığını, devlet kurumları, yasama, yargı ve yürütme erkinin sinsi ve sistemli gayretlerle karşı karşıya getirilerek içten içe yıpratıldığını'' öne süren Devlet bahçeli, açıklamasında iktidarın yanı sıra ana muhalefet partisini de eleştirdi.
''İktidar partisinin ve ana muhalefetin, sanal gündem oluşturarak birbirleriyle kıyasıya çatışmalarının, bu sürece ideolojik bir içerik kazandırmak amacıyla yaptıkları tahrik ve zorlamaların, Türkiye'yi demokratik rejimin geleceğini de tehdit eden bir kriz ortamıa sürüklediğini'' savunan Bahçeli, görüşlerini şöyle sürdürdü:
''Bugün Türkiye, sınırlı sayıda ve imtiyazlı bir yandaş zümrenin saltanatı haricinde, bir yanda açlığın, adaletsizliğin, ahlaksızlığın ve asayişsizliğin; diğer yanda ise yokluğun, yolsuzluğun, yoksulluğun ve yozlaşmanın acımasız yüzüyle ve gerçeğiyle karşı karşıyadır.
'Allah'tan korkan ve kuldan utanan' bir iktidar vaat ederek işbaşına gelenlerin karıştıkları yolsuzluklar, yandaşlarca talan edilmeye başlanan kamu kaynakları ve kirli ilişkiler ağı artık birer birer çözülmeye başlamıştır. 'Ya hortum-ya yurdum' diyerek dürüstlük mesajlarıyla göz boyayanların kadroları, yan kuruluşları, yardım şirketleri, siyasal teşkilatları ve belediyeleriyle yağmanın, talanın, vurgunun ve hak yemenin kaynağı haline gelmiş oldukları gün ışığına çıkmaktadır. Siyasetin icrasında aziz milletin mutluluğu göz ardı edilmiş, batılı değerler ve küresel odakların memnuniyeti ve rızası yeterli görülerek, sanal mutlulukların ve pembe tabloların çıpası ve onay makamı yabancı güçler ve yurt dışındaki mihraklar olmuştur. Mukaddes inançlarımız ve milli değerlerimiz ise bütün bu olumsuz gelişmelerin kılıfı, istismarların örtüsü ve yapılanların kamuoyundan gizlenebilmesi için ucuz siyaset malzemesi ve paravanı olarak kullanılmıştır. Bu oyunları iyi okuyamayan, kronik çatışma aktörleri de Cumhuriyet değerlerini savunma adına yarattıkları gerilim yöntemleri ile bu fikriyata istismar için zemin ve malzeme hazırlamışlardır.
Altıncı yıla yaklaşan yıkım döneminde, ilkesiz yöneticiler, partizan bürokratlar, çıkarcı iş dünyasının bazı mensupları, kimliğini kaybetmiş elitler, işbirlikçi medya unsurları bir saadet zinciri oluşturarak, AKP'nin tahribatına, büyüme, kalkınma masalları ile göz yummuşlar ve hatta el birliği ile alkışlamışlardır.''
Bu uzun süreçte, ''üslup kirliliği ve seviye kaybı nedeniyle aşağılanmayan, hakarete uğramayan, hor görülmeyen taviz verilmeyen hiçbir milli ve manevi değer kalmadığını'' da iddia eden Bahçeli, ''bu ağır tahribatın kitleleri uyandırmaması için iktidar gücünün kontrol ettiği istismar ve aldatma mekanizmalarının devreye sokulduğunu, milletin sağduyusu ve bilgi edinme hürriyetlerinin güdümlü medya gücüyle çarpıtılmaya çalışıldığını'' ileri sürdü. ''VAHİM DÖNEMİN İŞARETLERİ''
Bahçeli, yazılı açıklamasında, ''bugün, milyonlarca vatan evladının aç, yoksul, işsiz ve umutsuz olarak yaşam mücadelesi verdiğini, köylü, çiftçi, memurun yoksulluğa mahkum edildiğini'' görüşünü savundu.
''Üretimden ve tasarruftan uzak bir anlayışın neden olacağı kaçınılmaz bir ekonomik buhranın kapıya dayanacağı, kardeşlik hukukunun zedelenerek üniter yapıya yönelik tehditlerin artacağı, küresel gelişmelerin daha fazla tesir edeceği vahim bir dönemin işaretlerinin Türkiye'nin karşısında olduğunu'' öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:
''Bunlara ilave olarak ve daha da vahimi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, yaşananlardan bir ders ve sonuç çıkaramayacağı, Türkiye'nin acil çözüm bekleyen sorunları dururken, kısır ihtiraslar uğruna çatışma ve inatlaşma siyasetini ısrarla sürdüreceği artık belli olmuştur.
Bu sakat anlayışın millet, devlet ve iktidar arasındaki artan güven bunalımını tırmandıracağı, önümüzdeki dönemde de kaos ve kargaşanın kavga ve tartışmanın bitmeyeceği anlaşılmaktadır. Türkiyemiz bu çalkantılar neticesinde, kudretli, kaynaşmış, huzurlu, gelişmiş ve geleceğinden emin bir lider ülke olma hedefinden maalesef giderek uzaklaşmaktadır.''
''KÖKLÜ DEĞİŞİM VE ONARIM SÜRECİ BAŞLATILMALI''
Devlet Bahçeli, sorunlar rejim bunalımına dönüşmeden, süreci demokratik yol ve yöntemlerle aşması gerektiğini ifade ettiği açıklamasında, bu amaçla büyük Türk milletinin yerkürede saygın ve onurlu, güçlü ve müreffeh yerini alması için köklü bir değişim ve onarım sürecinin başlatılmasının kaçınılmaz zorunluluk olduğunu, Bu nedenle 2009 yılının Mart ayında yapılacak mahalli idareler seçiminin öneminin arttığını belirtti. Bahçeli, MHP'nin, hiçbir dayatma, tuzak ve senaryoya aldırmadan yalnızca büyük Türk milleti için yürümeye kararlı olduğunu dile getirerek, açıklamasında şunları kaydetti:
''MHP, dünyayı Türkiye merkezli ve Türkçe okuyabilen; değişim ve gelişmeleri takip eden, önündeki engelleri nasıl aşacağını bilen, sorunları aşabilmek için de yeterli güç ve birikimi sağlayabilen kadrolarla yola çıkmıştır. Milliyetçi Hareket, Türkiye'yi yönetme konusundaki siyasi meşruiyetinin ve yetkisinin kaynağını inanç istismarında, milli ve manevi değerlerin karaborsacılığında, çıkar lobilerinin kapılarında ve dış merkezlerin karanlık koridorlarında asla ve asla aramayacaktır.''