Ben her bayram hüzünlenirim. Aslında doğum günlerinde ve yılbaşlarında da hüzünlenirim. Ama çaktırmam... Çünkü çocuklar gibi şen olmak gerekir. Hem ben "Aman çaktırmayın çocuğum" kuşağındanım. Ooo hem de nasıl eğitimliyim... Bir şeyleri özler de neyi özlediğimi bulamam. Yorganın altına girsem de çıkmasam isterim. Fakat ben bu bayram babaannemi özledim. Onun bayramın ilk öğle yemeğine bizi beklerkenki heyecanını görmek istedim. Eve girer girmez "Büryaaan!" çığlıklarımıza yan yan gülerek fırını açıp büryanı gösterişini bir kez daha yaşamak istedim. (Bilmeyen varsa büryan fırında yapılan etli-naneli-pilavdır. Bizim ailenin klasik bayram yemeğidir.) Ben bu bayram koskoca kadın oldum da niye buruldum bulmak istedim. Evet! Evet! Ben bu bayram dedemi de özledim. Elini öpünce harçlık vermesini, ciddi ciddi koltuğunda oturup bizi seyretmesini, kucağına çıkınca pamuk şekere dönmesini özledim. Ablamla harçlıklarımızı yarıştırıp sokaklarda eğlenmemizi düşündüm de gülümsedim.
ANILARI EKSİLTTİM Ben bu bayram annemin aldığı ilk bayramlığı hatırlaya- madım da anıları eksilttim. Babam yanımda değil ya, daha da eksik hissettim. Sonra kendi kendime Barış Manço'dan "Bugün bayram erken kalkın çocuklar, giyelim en güzel giysileri, elimizde taze kır çiçekleri, üzmeyelim bugün annemizi" şarkısını söyledim de çok eğlendim. Ben bu bayram işte öyle bir şeyim... Herkese bugünden iyi bayramlar, yarın görüşmek üzere. Şekeriniz bol olsun canım.
Yayın tarihi: 29 Eylül 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/29/gny/haber,8630AC5DB1C4462CBD8C44EF337A9655.html
Tüm hakları saklıdır.