Giriş Saati : 17.09.2008 15:44 Güncelleme : 17.09.2008 20:26
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hedefinin terörle mücadeleyi daha kısa sürede bitirebilmek olduğunu ifade ederek, ''TSK olarak birinci önceliğimiz terörle mücadele'' dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, televizyon ve haber ajanslarının temsilcilerinin katıldığı ''İletişim Toplantıları''nın ikinci gününde çeşitli konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Terörle mücadelede gelinen aşamaya değinen Orgeneral Başbuğ, bu konuda bir değerlendirme yapabilmek için terör niteliğindeki olaylar, hayatını kaybeden siviller, şehit olan güvenlik güçlerinin sayısı, etkisiz hale getirilen terörist sayısı ve terör örgütüne katılımlara ilişkin sayının önemli bir gösterge olduğunu kaydetti.
Orgeneral Başbuğ, en fazla terör olayının 6 bin 446 ile 1994 yılında meydana geldiğini belirterek, 1993 yılındaki olay sayısının 5 bin 717, bu yıl meydana gelen olay sayısının ise bin 170 Olduğunu bildirdi. Orgeneral Başbuğ, bu konuda da ''olayların kaçının güvenlik güçlerinin inisiyatifinde kaçının terör örgütünün inisiyatifinde'' yaşandığının önemli olduğunu ifade ederek, bunun ''iyi ve kötü kolesterole benzetilebileceğini'' söyledi.
Olay sayısına bağlı değerlendirme yapıldığında bölgesel dikkatin Irak'tan Afganistan'a kaydığını anlatan Orgeneral Başbuğ, ''Neden, olay sayısında Irak'ta düşüşün olması ve Afganistan'da yükselişini olması'' dedi. Bu açıdan bakıldığında Irak konusunun Türkiye için önemli olduğunu anlatan Orgeneral Başbuğ, ''Irak konusu bizim için hayati önemli'' diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, terörle mücadelede gelinen aşamayı değerlendirmede ikinci ölçütün ''terör olaylarında hayatını kaybeden sivil vatandaş sayısı'' olduğunu, bin 479 kişi ile 1993 yılında yaşandığını kaydetti. Orgeneral Başbuğ, ''Bugün bu rakam 42. Bu da önemlidir. Sivil vatandaşın hayatını kaybetmesi ne demektir? Siz yeterince güvenliği sağlayamıyorsunuz demektir'' değerlendirmesinde bulundu.
''BU BENİM GÖREVİM'' Terörle mücadeleye ilişkin değerlendirmede üçüncü kriterin ''şehit düşen güvenlik güçlerine ilişkin sayı'' olduğunu kaydeden Orgeneral İlker Başbuğ, 1994 yılında 867 olan şehit sayısının 2008'de 134 olduğunu dile getirdi. ''Temenni ediyoruz ki hiç olmasın'' diyen Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin durumunun Batı Avrupa ülkelerine benzemediğini kaydetti.
Orgeneral Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) olarak en az zayiat verilmesi için önlem aldıklarını ve bunun sürdürdürdüklerini ifade ederek, bir şehit verilmesi durumunda en büyük acıyı şehidin ailesi ile silah arkadaşlarının yaşadığını söyledi.
''Kimse şehit üzerinden siyaset yapmasın'' diyen Orgeneral İlker Başbuğ, ''Yine şehit'', ''Ne zaman bitecek?'' türündeki haberlerin kendilerinin rahatsız edici olduğunu, bu tür haberlerin kendilerine yardımcı olmak yerine ''menfi etki yarattığını'' vurguladı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, TSK olarak her olayı incelediklerini, hata varsa önlem aldıklarını ifade ederek, ''Bu benim görevim. Bu konuda ne kimseyle tartışırım ne de bilgi veririm. Bunu ben yaparım. Bu benim görevim'' diye konuştu.
''TSK YALAN SÖYLEMEZ'' Terörle mücadeleye ilişkin değerlendirmede bir başka kriterin de ''etkisiz hale getirilen terörist sayısı'' olduğunu anlatan Orgeneral Başbuğ, bu sayının 1994 yılında 7 bin 184, bugün ise 613 olduğunu bildirdi. Etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısının tespit edilmesinin ''çok önemli'' olduğunu anlatan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, bu bu konuda yaşanan zorluklar bulunduğunu, ancak fotoğrafla tespit yapıldığını dile getirdi. Orgeneral Başbuğ, ''TSK yalan söylemez. TSK bir şeyi söylüyorsa o doğrudur'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, etkisiz hale getirilen teröristlerin cenazesinin gösterilmesinin terör örgütünün işine yarayacağını de belirterek, ''Örgüt öldürülen terörist için üzülmez. Ölen terörist örgütü adam kazandırılması açısından iyi bir propagandadır'' diye konuştu. ''GÜNEYDOĞU ANADOLU'DAN ÖRGÜTE KATILIM DÜŞÜK'' Orgeneral İlker Başbuğ, teslim olan terörist sayısının da gelinen aşamayı gösterecek kriterler arasında yer aldığını ifade ederek, 1994 yılında 3 olan bu sayının 2008'de 113'e yükseldiğini kaydetti.
Bir başka kriteri de ''terör örgütüne katılımlar'' olarak tanımlayan Orgeneral İlker Başbuğ, terör örgütüne katılımın 2002'de bin 47 kişi, 2007 yılında ise 742 kişi olduğunu söyledi. Orgeneral Başbuğ, ''Terör örgütüne katılımların üç boyutu var: Bir Türkiye'den, iki Suriye'den, üç Avrupa'dan. Bugün örgütün üçte biri Suriye'den. Türkiye'den özellikle terörle mücadelenin yoğun olduğu Güneydoğu Anadolu'dan örgüte katılım düşük'' tespitini yaptı.
Irak'ın Dhok-Zaho bölgesindeki yönetimin, 2007 yılında ABD güçlerince bölgesel yönetime devredildiğini hatırlatan Orgeneral Başbuğ, TSK'dan darbe yiyen teröristlerin, oradaki güvenlik birimlerinin görevini yapmaması nedeniyle bölgede rahat faaliyet gösterebildiğini söyledi. Orgeneral Başbuğ, ''Oradakiler görevini yamak zorunda. Bu önemli bir konu. Bunu zorlamamız lazım. Sistemi zorlamamız lazım. Hem görevini yapmıyor hem de konusu dışındaki konulara giriyor'' dedi.
''BİZ ÇEKİYORUZ ACIYI'' Orgeneral Başbuğ, terörle mücadeleye ilişkin değerlendirmede bulunurken, ''Hedefimiz, amacımız bu terörle mücadeleyi daha kısa sürede bitirebilmek. Bunu en çok isteyen biziz. Çünkü biz çekiyoruz acıyı'' ifadesini kullandı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, medya mensuplarından da terörle ilgili olayları kamuoyuna aktarırken daha duyarlı olmalarını isteyerek, terör örgütlerinin medyada yer almak için eylem yaptığını, bunu bir propaganda unsuru olarak kullandığını dile getirdi.
Terör örgütü elebaşının adı dururken kısaltılmış ad kullanılmasına da anlam veremediğini anlatan Orgeneral Başbuğ, ''Bizim TSK olarak birinci önceliğimiz terörle mücadele'' diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''TSK,Türkiye-AB ilişkileri kapsamında ulus devlete yönelik olabilecek tekliflere kesinlikle karşıdır. Biz, ulus devletin bir vidasının oynatılmasına, gevşetilmesine kesinlikle karşıyız, hassasız'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunan emekli orgenerallar Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'un TSK adına ziyaretine ilişkin soruyu yanıtlarken, şunları söyledi:
''Ziyaret konusu dikkatli bir şekilde planlanmıştır. Bu TSK adına ziyareti yapma görevi bizim tarafımızdan İzmit'teki Kolordu komutanına verilmiştir. Kolordu komutanı bu ziyaretle ilgili olarak gerekli talebini ilgili makamlara yapmıştır. Bizim bu konuda herhangi bir özel ilişkimiz olmamıştır. İlgili makamlardan alınan izinle bu ziyaret gerçekleştirmiştir. Bu ziyaretin olacağına ilişkin olarak benim Sayın Başbakan ile herhangi bir görüşmem olmamıştır. Sayın Başbakan da bu ziyareti haberlerden öğrenmiştir. Biliyorsunuz aynı gün benim kendisine ziyaretim oldu.
Bugün maalesef üzücü bir olay olmuştur. Emekli Orgeneral Şener Eruygur bir kaza geçirmiş, düşmüş. Maalesef gayet ciddi sorunları var. Şu anda Kocaeli Üniversitesi Araştırma Hastanesinde bulunuyor. Biz, takip ediyoruz sağlık durumunu. Beyinle ilgili bazı sorunlar oluşmuş. İnşallah en kısa zamanda bu rahatsızlığı atlatır, temennimiz o. Hastane süresi ne kadar sürer, ondan sonra başka bir yerde tedavi ihtiyacı olabilir mi? Elbette biz de bunları değerlendiriyoruz. Mevzuat içerisinde, kanun içerisinde böyle bir ihtiyaç olursa bizim de katkımız olur. Durumu biz yakından takip ediyoruz, değerlendiriyoruz. Şu anda kendisi hastanede ve gözetim altında. İlk aldığımız bilgilere göre beyinde kan toplanması var, boyun kemiğinde kırık var. Temenni ediyorum ki en kısa zamanda sağlığına tekrar kavuşur.''
BASINA BİLGİ VE BELGE SIZDIRILMASI Orgeneral Başbuğ, basına bilgi sızması ve belge sızdırılmasına ilişkin soru üzerine, bu sorunun sadece TSK'nın değil, Türkiye'nin de sorunu olduğunu belirtti. Bilgi sızması konusunun diğer orduların da sorunu olduğuna dikkati çeken Orgeneral Başbuğ, ''Bulgaristan'daki son toplantıda aynı konu bazı yabancı komutanlarda konuşuldu, onlarda da var. Hatta dokümantasyon alışverişimiz de oldu'' dedi.
Bütün bunlara rağmen bilgi sızmasının kabul edilebilecek bir şey olmadığını ve bu konunun üzerinde ciddiyetle durduklarını vurgulayan Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti:
''Almamız gereken ilave tedbirler nelerdir, bunların üzerinde duruyoruz. Bu konuda ilgisi olanlar, vukuatı olanlar konusunda çok acımasızız. Örnek olması açısından takipçisi olacağız.
Bazı medya kuruluşları, TSK'ya sızmaya çalışıyorlar. Bu ne demek? TSK içinde kendilerine yakın veya ilişkisi olan veya herhangi bir biçimde tanışıklığı olan, bu subay, astsubay kişilerle bağlantı kurarak, o kişileri suça teşvik ederek, kanun dışı olarak kendilerine iletilmesi ve kullanılması var. Bu çok vahimdir. Bunu yapan medya yapan medya grupları da 'biz demokrasiye, hukuka çok saygılıyız' diyorlar. Demokrasiye, hukuka saygılı olma, bir güvenlik kurumunun içinde personelle özel ve kapalı ilişkiler kurmaya ve suç işlemeye olanak veriyor mu? Çirkin bir olay. Maalesef var. Bu konuda çok kararlı olmalıyız. Zor bir konu. Yalnız bizim değil, tüm kuruluşların sorunu. TSK olarak bu konu öncelikli konumuz. Hukuk, kanun çerçevesinde ne yapacaksak en şiddetli yapacağız, bunda da kararlıyız.''
GÜRCİSTAN Gürcistan ve Kafkaslar konusunu değerlendirirken, bu konuyu Bulgaristan'daki NATO Genelkurmay Başkanları toplantısında ve ABD Genelkurmay Başkanı Michael Mullen ile hafta başında yaptığı görüşmede ele aldıklarını ifade eden Orgeneral Başbuğ, şu anda kimsenin Gürcistan'da tekrar ciddi bir çatışma ihtimalinin bulunduğunu düşünmediğini belirtti. Gürcistan bağlamında ileride ciddi bir çatışma veya gerginliğe neden olacak bir durum görmediğini dile getiren Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:
''Şu anda hayır. Yarın değişir mi? Değişebilir. Bundan sonra ne olacak? Rusya'nın bir tanıması var. Buna şu anda cevap vermemiz zor. BM Güvenlik Konseyinden geçme ihtimali yok, ama ne olacak? Böyle defakto büyük bir ülke tavrını açıkladı. Bundan geri adım atar mı? Atmaz herhalde. NATO, AB bağlamında olaya bakarsınız, bütün ülkeler Gürcistan olayının dengeli götürülmesi kanaatindedir. Dengeli götürülmesi, Rusya ile görüşerek temas ederek, bu olaylara çözüm bulunması yaklaşımıdır. Bu doğrudur. Türkiye Cumhuriyeti de Gürcistan krizinin başlangıcından bugüne kadar dengeli politika izlemiştir. Elbette Gürcistan ile ilişkilerimiz var, Rusya da bizim komşumuz. Dolayısıyla bu ilişkileri dengeli götürmek durumundayız. Bugüne kadar dengeli götürdük, dengeli götürmemizden de kimse rahatsız değil. Olayın içinde olan bütün ülkeler, olayı dengeli götürmemizden gayet memnun.''
Orgeneral Başbuğ, Montrö Anlaşması bağlamında bir soruyu yanıtlarken, anlaşmanın uygulanma sorumluluğunun Dışişleri Bakanlığında olduğunu belirterek, geliş, geçiş taleplerinin Dışişleri Bakanlığına yapıldığını, resmi muhatabın da Dışişleri Bakanlığı olduğunu bildirdi. Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi:
''Elbette Dışişleri Bakanlığı, bu konularda karar oluştururken, Genelkurmay Başkanlığı ile yakın koordinasyon ve iş birliği içinde oluşturuyor. Bugüne kadarki uygulamalar çerçevesinde Karadeniz'in güvenliği kontrolü konusu var. Türkiye'nin buradaki tutumu çok açıktır. Karadeniz'in güvenliği, kontrolü Karadeniz'e sahil ülkelere aittir, sorumluluğudur. Diğer ülkeler Montrö Anlaşması'nın içinde, şartlarını uygulamak kaydıyla girerler. Bizim Türkiye olarak pozisyonumuz çok önemlidir. Biz, Montrö Anlaşmasını tarafsız uygulamak durumundayız ve uyguluyoruz. Kimse de rahatsızlık duymuyor. Kimse de bu konuyu gündeme getirmiyor. Montrö Anlaşması'nın uygulamalarıyla ilgili hiçbir sorun olmamıştır, olamaz.''
AB İLE İLİŞKİLER Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin NATO ile ilişkileri konusundaki soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin NATO üyesi olduğunu, bu ittifakın Türkiye için çok önem taşıdığını belirtti. NATO'nun askeri boyutunun yanı sıra politik boyutunun da bulunduğunu anlatan Orgeneral Başbuğ, NATO'nun bunların yanında ekonomik konularda ilgi alanları bulunduğunu da kaydetti. Türkiye'nin NATO içinde önemli bir ülke olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, ''TürkiyeNATO içinde ağırlığı olan bir ülkedir'' dedi.
Avrupa Birliği ile güvenlik ve savunma politikaları ve Güney Kıbrıs konusunda sorunlar bulunduğuna işaret eden Orgeneral Başbuğ, ''Bizim oradaki tavrımız çok net. AB ile NATO arasındaki ilişkiler konusunda dokümanlar var. Bu kabul edilmiş dokümanlar bu konuda ne diyorsa Türkiye; satır, virgül, nokta neyse ona uyar'' diye konuştu. Fransa ile ilişkilerde askeri boyutta çok sorun olduğunu zannetmediğini söyleyen Orgeneral Başbuğ, ilişkilerin normal düzeyde olduğunu ifade edebileceğini kaydetti.
Kıbrıs müzakerelerine ve Ege'deki sorunlara değinen Orgeneral Başbuğ, Ege'de uçan Türk uçaklarının Yunan uçaklarınca taciz edildiğini, bunların olağan şeyler olduğunu söyledi. AB ile ilişkiler konusunda TSK'nın görüşünün çok açık olduğunu dile getiren Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:
''TSK başından itibaren AB'ye Türkiye'nin tam üyeliğini, Atatürk'ün bize hedef gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkmada hedef değil, araç olarak görüyor. Bizden evvelki komutanların da daha önce ifade ettiği bir konu, TSK'nın net tavrı bellidir. TSK, Türkiye-AB ilişkileri kapsamında ulus devlete yönelik olabilecek tekliflere kesinlikle karşıdır. Biz ulus devletin bir vidasının oynatılmasına, gevşetilmesine kesinlikle karşıyız, hassasız. Üniter devleti zayıflatacak, vidasını oynatacak gelişmelere kurum olarak karşıyız.
Kıbrıs konusu bağlamında ne istediğimizi açıkça ifade ettik. Oradaki tutumlarımız bellidir. Biz AB'den diğer ülkelere nasıl eşit muamele ettiyse, bize de eşit muamele etmesini istiyoruz, bekliyoruz ama burada maalesef çifte standartların olduğu da bir gerçektir. Türkiye'ye eşit muamele edilmelidir. Ulus devletin vidası gevşetilmemelidir. Kıbrıs konusundaki tutumlarımız bellidir. Bu konularda zarar verilmemek kaydıyla tabii ki Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği, Türkiye açısından hedefe ulaşmada bir araçtır, hedef değildir.''
Bir gazetecinin, ''Diyelim ki vida yerinden oynadı'' sözleri üzerine Orgeneral Başbuğ, ''Tavrımızı gösteririz'' dedi. ''DİN ARAÇ OLARAK KULLANILIYOR'' Orgeneral Başbuğ, dünkü toplantıda, ''sosyal devletin zayıflaması halinde bunun yerinin cemaatlerce doldurulacağı'' yönündeki açıklamasının hatırlatılıp, bu konunun biraz daha açılmasının istenmesi üzerine, bütün ilişkilerin altında ekonomik çıkarların yattığını belirtti. Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi:
''Maalesef yüzyıllardır ekonomik menfaat çıkarları açısından din kullanılıyor. Bu gayet global bir konu. Sadece Türkiye'nin sorunu değil. Din kullanılıyor, din araç olarak kullanılıyor. Ondan sonra ne oluyorsunuz, ekonomik olarak güçleniyorsunuz. Ekonominiz güçlendi mi diğer alanlara el atıyorsunuz. Diğer alanları yaptıktan sonra siyasete el atıyorsunuz. Karmaşık bir olay... Bu, sosyal gerçek. Onun için biz diyoruz ki, 'Bu sosyal gerçeği iyi görelim de, bu sosyal gerçeğe göre tedbir alması gereken kurumlar bu tedbirleri doğru zamanda alsınlar'.
Diyelim ki bir gencimiz Eskişehir'de oturuyor, Kocaeli'de üniversite kazanıyor. Zaten zar zor okuyacak, yurt bulacak. Devletin öğrenciye yurt sağlaması sosyal bir görev ama sağlayamıyor. Orada işte, geliyor A, B, C, D hemen alıyor. Kendilerine göre yetiştiriyorlar. Sosyal devlet tabii ki önemli ama sosyal devletin hangi boyutta olacağı konusunda yasalar, Anayasa belli.''