Bitmez dediniz bitti! Gördüğünüz gibi yaz gittigidiyor. com sayın okur. Oysa ben bu yaz bronzlaşmak, kendimle uğraşmak, yer yer yozlaşmak, uzaklaşmak istiyordum. Nerdeee? Son günler bunlar, son şans o zaman fırsatı değerlendirmeli çekip gitmeli. Karar 1: Tek başıma kalacağım, çantama kitaplarımı, en sevdiğim müzikleri atacağım. Karar 2: İstanbul'u İstanbul'da bırakacağım. Karar 3: Dinleyip, düşünceleri şöyle balık istifi dizip müthiş kararlara varacağım. (Tabii tabii) Vay be! Sanırsınız diyelim yılbaşında itinayla yapılacaklar listesi hazırlayıp uygulayamayan, pazartesi başladığı diyetleri salı akşamı bozan ben değilim! Bizim kızlar şokta! Annem kızının akıl sağlığından şüphede. Neden? Tek başına tatile çıkılır mıymış? Sıkıntıdan ortadan ikiye çatlamaz mıymışım? Gitmemle dönmem bir olacakmış... Kesinmiş.
ÇOLUK ÇOCUK OUT! İyi de nereye kaçmalı? Araştırdım sonuca vardım, ilk hedefim Select Maris Club Resort. Nerde bu ismi uzun Select? Marmaris'i geçiyor Datça yoluna giriyorsun, solda tabelayı gördün mü sapıyorsun. Karşına bir cennet çıkıyor. Denizini, doğasını, ağaçlarını görünce şaşkınlıktan bakakalıyorsun. Neyse, hemen odama çıkayım da üstümü değiştirip denize ineyim. Bu da tatil köylerinin eylül kıyağı! Çoluk çocuk, kalabalık, şezlong kapma yarışları out! Restorana gittiğinde boş masalardan masa beğenemez ya insan. Şu köşede mi yesek, yoksa arkada sakin sakin mi otursak diye güvercin misali sağa sola bakınır ya. Aynı hesap: şezlong ve koy beğenemiyorsun. Üç-dört ayrı yerden denize girebiliyorsun burada. Ana plajdan başlayalım. İlk gün şahaneyim: Aman ne güzel! İstemediğim telefonları açmıyorum, kitap okuyorum, denize giriyorum, açık büfede yemek yiyorum, Nuspa'da Bali masajı yaptırıyorum, gün batımında klasik müzik dinleme etkinliğine katılıyorum... Özetle huzurdan geçilmiyorum. İkinci gün yine aynı... Yeni bir plaj, yemek, kitap, deniz... İyi de bir eksiklik var? Bilin bakalım ne? Karar alamıyorum! Düşünceler bir türlü sıraya girmiyor ki! Ama babam kaç kere kararlar almak için seyahate çıkmıştı. Kabul edin, dosta düşmana karşı çok havalı bir durum. Gelin görün ki havam söndü sönecek! Bana yeni menajer lazım! Yoksa tatilden kararla dönülmez mi? Karar verecek insan aslanlar gibi evinde de kararını verebilir mi?
"TEŞEKKÜR EDERİM" Üstelik yalnızlık tatil köylerinde hiç prim yapmıyor haberiniz olsun. Şu yemekte, kahvaltıda, plajda peşinizden ayrılmayan tatil fotoğrafçıları bile yanınıza uğramıyor. "Bunu ne çekeceğim" ifadesiyle yanınızdan geçiyor. Fakat bir eksiklik daha var sanki bu işte... Ne? Ne? Ne? Buldum! Ben konuşmuyorum! Kurduğum tek cümle "Teşekkür ederim". Garson çay getiriyor "Teşekkür ederim", asansörü tutuyorlar "Teşekkür ederim", masaj bitiyor "Teşekkür ederim". Beni teşekkürler götürdü götürecek. Yoksa ben normalde çok mu konuşuyorum? Dur bir yoklama çekeyim bizimkilere: "Aloo anne! Ben çok mu konuşuyorum". Annemden cevap "Eh konuşkan kızsındır". Yapma ya! "Aloo İdil, sence ben çok mu konuşuyorum"... İdil, "Az konuşuyorsun diyemem canım"... "Aloo Haşmet, benim çenem düşük mü, tatile geldim de bir eksiklik var ne diye? Sessizlik fazla geldi sanki." "Günaydın! Sana "bir sus" diye boşuna demiyorum." Al sana karar: "Artık daha az konuşacağım." Kim bilir belki bu kez bir kararımı uygulamayı başarırım (Kesin!). Hazır ayaktayken pazartesi pazartesi diyete ve spora da mı başlasam acaba? Reca edicim dalga geçemeyin: ya tutarsa?
Yayın tarihi: 8 Eylül 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/08/gny/ozyilmazel.html
Tüm hakları saklıdır.