* 'Gurbet Kuşları' dizisinde oynamaya nasıl karar verdiniz? Bu altı yedi aylık bir olay. Senaryo ekibi ve Yusuf Kurçenli yoğun biçimde çalıştı. Orhan Kemal'in eseri olması ve ekip, benim kararımı etkiledi.
* 50'li yılları anlatan 'Gurbet Kuşları', 2008 Türkiyesi'nde halkımıza neler söyleyecek? Çok önemli şeyler söyleyeceğini düşünüyorum. Bu göç olayı sadece günümüzün ve bizim sorunumuz değil, insanlığın sorunu. Umuda yolculukların hudutlarda, denizlerde nasıl facialarla sonuçlandığını görüyoruz. Dizinin, bugüne çok önemli mesajlar vereceğine inanıyorum.
* Bavulunu kapanın İstanbul'a geldiği o eski günler geride kalmadı mı? Göç konusu da evrim geçirmedi mi? İster istemez bir değişiklik oluyor. Ama doğduğu yerin yetmediği düşüncesiyle yola dökülen insanları gördükçe; 'değişmedi gibi' diyebiliriz. Hâlâ insanların akrabalarının yanına 'İstanbul'un taşı toprağı altın' diye geldiklerini duyuyoruz.
* Göçebe bir toplum olarak göçün getirdiği problemlere daha dayanıklı değil miyiz? Ülkenin koşulları göçe itiyor. Ülkenin her yeri ekonomik açıdan iyi olsa, bunlar olmazdı. Kimse isteyerek toprağından, ağacından çiçeğinden kopmaz. Önemli olan o insanların oldukları yerde refah içinde yaşayabilmeleri. Kim ister küçücük teknelerle maceralara atılmayı. Günümüzde Avrupa da bu göç olayından çok çekiyor.
Yayın tarihi: 3 Eylül 2008, Çarşamba Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/09/03/gny/haber,36F510A6C0AD43B9A3EEC3B6CC87F01F.html Tüm hakları saklıdır.