Bu aralar yeni romanım üzerinde çalışıyorum. Sizin anlayacağınız gündüzü gece, geceyi de gündüz yaşayanlardanım. Düşüncelerim sabaha kadar kafamın içinde bir köşeden diğer bir köşeye dolaşıp dururken, roman kahramanım Cemil, aşık olduğu kadına soruyor: "Senin için aşk nedir? Aşık olduğu kadın şöyle bir cevap veriyor: "Birdenbire gelen yağmur. Sonrası yavaş yavaş dinme... Bitiş ve başka yağmuru bekleme..." Derken sabah ezanı okunuyor. Müezzinin sesi bir kuşun sesi gibi odamda yankılanıyor. O saatte kafam kazan gibi. Yazmaya ara veriyorum. Sonra siz okuyucularımdan gelen emaillere bir göz atıyorum. Bir kadın okuyucum uzun uzadıya bir e-mail göndermiş.
HAYATIMIN MİLADI
Bu hayattaki kahramanlarımdan biri bana şöyle diyordu: "O benim hâlâ hayatımın miladı. Ama birbirimizi çok üzdük, kırdık, suçladık... Hatta birbirimizi başkalarıyla aldattık. Şimdi görünürde her şeyimizi yitirmişken, o ve ben, bir zamanlar güzelliğe ve muhteşemliğe dair her şeydik..." Kazan gibi olan kafam bu emailden sonra allak bullak oldu. Şu soru gelip kafamın içine bir örümcek gibi ağını ördü: "Eski yaşanmışlıkların hatırına insan o ilişkiyi tekrar sürdürebilir mi?" Bence sürdürebilir! Ama nasıl? Gerçeği söylemek gerekiyorsa "Ama nasıl?" sorusunun cevabı bir kara kutu gibi. Ama bu soruyu detaylı bir şekilde düşündüğümde en sonunda bir cevap buldum. Bulduğum cevap da aynen şu oldu: "Bir avcı gibi iz sürerek!"
KARIŞIK VE DENGESİZ
Peki, ne demek bir avcı gibi iz sürmek? Tekrar başa dönmek demek. Taraflardan biri her şeyin eskisi gibi olacağına karşı inancını korumaya çalışırken, diğer tarafın karışık düşünceler içinde olması demek. Diğer tarafın diğer tarafa karşı anlamsız ve sebepsiz yere çıkışması demek. Karşı tarafın yaptığı hataları yüzüne vurmak için geçmişin izini yaralı bir avcı gibi sürmesi demek... Böyle düşündüğümde karşıma iki soru çıkıyor. Sorulardan ilki şu: "Böyle bir ilişkide mutlu bir gelecek var mı?" Sorulardan ikincisi de şu: "Böyle bir ilişki artık çıkmaz bir yol mu? Doğrusu sizin ne düşündüğünüzü bilemem; ama bana göre çıkmaz bir yolun sadece tek bir girişi vardır. Böyle bir ilişkinin önü kapalı olduğu için de, geriye dönüp yaşananları hatırlamaktan başka insanın önünde bir yol kalmıyor. Böyle bir ilişkiyi daha fazla sürdürmek içeri giren bir sineğin dışarı çıkmak için sürekli cama vurmasına benziyor. Diyeceğim o ki a dostlar, 'aşk testiye benzer!' Kırılmış ya da çatlamış bir testi içindeki suyu tutamaz. Sonradan kırılmamak için testiyi kırmamak gerek.
Yayın tarihi: 31 Ağustos 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/31/gny/haber,FB0EB56DEBEE4128B0CBE2ECB63581B6.html
Tüm hakları saklıdır.