Festival var ama adam evlenmek istiyor! Yapıyoruz

- Bir röportajınızda Marakeş'te deveye binmek isteyen ama kokmak istemeyen müşteriniz için deveyi yıkadığınızı söylemişsiniz. Doğru mu?
- Evet bir parti vardı, biz de deveyi bebek şampuanıyla yıkadık, dişlerini fırçalayıp parlattık. Müşterilerimizin hoş kokan develere binmesini isteriz.

- İnanamıyorum! Var mı enteresan başka hikâyeleriniz?
- Bir müşterimiz Bahamalar'da aldığı özel adada yunuslarla yüzmek istedi. Fakat eğitmen, 12 yunusunu bir sinema filmi için başka yere yollamıştı. Film yönetmenini bulup ikna etmem gerekiyordu. Bulduk ve dört yunusunu aldık. 500 bin dolarlık balayı hikâyemiz var. Altı sene sonra bir müşterim aradı, boşanmış, yeniden evlenmek istiyor. Konuşmak için Los Angeles'a gittim. Nişanlısının parmağındaki yüzük bir Rolls Royce farı kadardı! Cannes'daki Hotel Du Cap'ta evlenmek istiyorlardı. Ne zaman? Tabii ki Cannes Film Festivali sırasında! Her yerin tamamen dolu olduğu, bütün odaların tutulduğu bir dönemde. Üç ay boyunca dünyayı gezeceklerdi ve balayını Savarona'da yapmak istiyorlardı. 'Tabii, tabii,' dedik ama oradan çıktığımızda bunu nasıl yapacağımızı hiç bilmiyorduk. Adamın balayına harcadığı para, ilkine harcadığının yedi katıydı! Hallettik.

- İmkânsızı başarmak mı hoşunuza gidiyor?
- Kesinlikle! Hiçbir zaman 'hayır'ı cevap kabul etmem. Bir müşterim dünyanın neresinde olursa olsun, her gün başucunda, organik yetiştirilmiş kırmızı gül istiyordu. Eğer bulunduğu ülkede yetişmiyorsa, dünyanın neresindeyse oraya uçakla yolladık.