kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 18 Ağustos 2008, Pazartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Haluk bahçe suluyor ben toprağı kazıyorum

Özlem Avcı
Bir konserde yer kalmayınca eşi Haluk Bilginer'in kucağına oturan ve bu fotoğrafla konuşulan Aşkın Nur Yengi eşiyle her konuda çok uyumlu. Çift artık, kurdukları organik bahçeden besleniyor..
'Aşkın Şarkıları' isimli albümü ile eski şarkılarını bir albümde toplayan Aşkın Nur Yengi, yeni sezonda da 'Altın Adımlar' yarışma programıyla sevenlerine karşısına yeniden çıkmaya hazırlanıyor. Geçen hafta Monica Mollina konserinde eşi Haluk Bilginer'in kucağına oturan Aşkın Nur Yengi ile evliliği, kızı ve iş hayatı hakkında konuştuk...

* 'Aşk'ın Şarkıları' albümünüzü çıkarıp hemen ardından da 'Altın Adımlar' isimli programda jüri üyeliği yaptınız. Biraz yoğun geçmedi mi bu dönem? Evet, program bir sezon devam etti. Şimdi aynı ekip ile yeni sezonda da birlikteyiz. Bunun dışında Grup Gündoğarken ile de yeni bir televizyon projemiz var. Eylül ayında da kaset hazırlıklarım hızlanacak. Zaten şimdiden altı şarkım hazır. 2009 yılında da kaset çıkar. Bu arada bu kadar iş yoğunluğunun içinde Nazlı'yı da ihmal etmemeye çalışıyorum.

ÇOCUĞUMLA PAYLAŞIYORUM

* Nazlı ile ilişkiniz nasıl? Bütün o safhaları çok keyifli yaşıyorum. Her uyandığım gün yeni bir şeyle karşılaşmaktan müthiş keyif alıyorum. Kızımın an be an büyüdüğünü ve varlığını bize hissettirdiğini görmek beni çok mutlu ediyor. 'İş hayatım daha önemli' deyip bırakıp giden veya 'evde oturmam kariyerim açısından tehlikeli bir şey' diyen annelerden değilim. Ben çocuğumun her anını onunla paylaşmaktan yanayım.

* Sizinle son konuştuğumuzda müzik sektöründe bir kaos yaşandığından bahsetmiştiniz... Hâlâ aynı görüşte misiniz? 'Altın Adımlar' gibi bir projede yer almamın sebebi, bizim doğal yaşamımızın, kendi müziğimizin kendi gerçeğimizin ne derece önemli olduğunu bilmeyenlere göstermek. Konservatuvar mezunu olduğum için halk müziği zaten benim branşımdı. İnsanlar o dansların, folklorik anlayışın derinindeki hikayeleri bir bilseler, inanın içinden çıkamazlar. Hepimizin ders alması gereken hikayeler. Dolayısıyla onları bildiğim için diğer işler bana çok boş ve sönük geliyor.

SAHNE BİZİM ER MEYDANIMIZ

* Bu söyledikleriniz, 'Pop Star' yarışmasında jüri üyeliği teklifi gelse, bunu kabul etmeyeceğiniz anlamına mı geliyor? O ve diğer yarışmaları yadırgamıyorum ama ben onların içinde olmam. Önce bana keyif vermeli ki; hem yükselebilmeliyim hem de edindiğim bilgilerimi sunabilmeliyim. Yoksa sırf para kazanmak amaçlı bir yerde olamam. Ben jüri olmaya da karşı bir insandım. Ama bu öyle bir proje olmadığı için buradayım. Burada kimseye kaset sözü vermiyoruz, kimsenin hayatını değiştirme sözü verilmiyor. Bunlar zaten dansçı insanlar. Amaç, var olan kültürümüzün daha da sevdirilmesi. Bana kültürel olarak da haz verdiği ve cazip geldiği için jürideyim.

* Sahnede en uç noktanız ne olabilir? Sahne bizim er meydanımız. Dinleyicim beni yorumcu olarak tanıdı, doğal olarak benim sınırlarım yorumculuk üstüne kurulu. Türkiye'de, başka ne yapılabilir, soruyorum kim ne yapıyor ki, ben farklı bir şey yapacağım...

* En son mesela; Hande Yener, müzikte devrim yaptığını iddia etti... Doğru, farklı çünkü. Ama bunu taşımak da önemli. Hitap ettiği kitle ile ilgili. Benim bikini ile çıkıp 'Kara Çiçeğim'i söylediğimi düşünebiliyor musunuz...

KİMSE HAK ETTİĞİ YERDE DEĞİL!

* Tarzınız ve müziğinizle hak ettiğiniz yerde misiniz sizce? Hak ettiği yerde olan kim? Meslekleriyle doğru yerde durabilen kaç tane adam sayabilirsiniz? Bu televizyonlar, magazin programları olmasa kimse bir şey yapamaz. Herkes aç kalır. Tarkan'ı ayrı tutalım ama o da son albümünde hedefini tutturamadı. Bin 500 tane sanatçı var. İyi sanatçıların çoğu evde oturuyor. Şu anda başlar ayak, ayaklar baş durumunda! Herkes hemen şöhret olup para kazanabiliyor. Bu kadar kolaylaştı. O zaman istediğin yerde nasıl olabilirsin... Ama ben yine de şunu düşünüyorum; ben yorumcuyum. Yorumumu 30 sene sonra da dinleyebileceksiniz. Benim hak ettiğim şeyin bu olduğunu düşünüyorum. Hak ettiğin yerde olmak daha çok ekstraya mı gitmek, daha mı çok haberinin çıkması, işte o kısmı tartışılır...

* Snob bir duruşunuz var. İnsanların sizi soğuk bulduklarını düşünüyor musunuz? Kesinlikle buluyorlar. Ve ben de bu durumdan pek bir mutluyum (gülüyor). Çünkü; mesleğimden dolayı benim yaşam sınırlarımın içine girilmemeli diye düşünüyorum. Bu sırf benim için değil, çocuğum için de geçerli olabilir. Mesela sırf ben ünlüyüm diye onun fotoğraflarının çekilmesi hoşuma gitmez. O zaman benim prensiplerim, tabularım başlıyor, ifadem farklılaşıyor. Haklarım çiğnendiği zaman ister istemez her insan gibi sertleşip, soğuk olabiliyorum. Hayattan edindiğim tecrübe ile ilgili. O yüzden ben yaşamımdaki duruşumdan pek bir memnunum.