AK Parti kapatılmayınca bir süreliğine de olsa siyaset kulislerinde yeni bir hareketlenme beklenmiyordu. Ancak bu beklenti doğru çıkmadı. Yaz sıcağına rağmen şu sıralar siyaset kulisleri yine karıştı.
Baksanıza bir yanda emekli orgeneral
Osman Pamukoğlu yeni bir parti kuruyor, bir yanda da merkezde sessiz arayışlar sürüyor.
Anlaşılan bu ülkede "muhalefet sendromu" var oldukça bu arayışlar da bitmeyecek. Hareketlilik aslında biraz da AK Parti'nin ilçe kongrelerinden kaynaklanıyor.
Türkiye için demokrasi vaat eden AK Parti'nin, kendi içinde demokrasi uygulayıp uygulamadığı, farklı seslere izin verip vermediği özellikle bu dönemde test edilecek.
Gördüğünüz gibi siyaset yaz ortası veya tatil dinlemiyor. Biz de bir süreliğine tatile ara verip daha önce ipuçlarını verdiğimiz ve
"Demokrat Merkez" olarak nitelediğimiz cephedeki sürpriz gelişmeyi aktaralım.
Aslında çok yazılıp çizildi.
Mesut Yılmaz, Hikmet Çetin ve
Celal Doğan neredeyse iki yıla yaklaşan bir süredir
"Merkez sağla solu" bir araya getiren yeni bir siyasi oluşum peşindeydiler.
Sonunda bu konuda somut bir gelişme söz konusu.
İkitelli'de
Abdurrahim Albayrak'a ait bir büroda
"Demokrat Merkez" hareketinin temelleri atılıyor. Daha açık bir ifadeyle yeni bir partinin programı yazılıyor.
İşin bu tarafı önümüzdeki günlerde daha çok tartışılacak. Ancak bugünden söylenebilecek şey şu; bu hareketin tutup tutmaması program kadar kimler tarafından yürütüldüğüne de bağlı.
Bu noktada
Mesut Yılmaz ve
Hikmet Çetin isimleri öne çıkıyor.
Ancak bu isimlerin; bir yanda siyasi geçmişleri, bir yanda da 367 dayatmasında, 27 Nisan e-muhtırasında ve AK Parti kapatma davasında neden tavır almadıkları kafaları karıştırıyor.
Onlar da bu gerçeğin farkında olmalı ki, ne Yılmaz ne de Çetin adı hareketin "lider kadroları" arasında geçmiyor.
Şimdilik, temel sorunların nasıl ele alınacağı konularında iki isim öne çıkıyor;
Nesrin Nas ve
Celal Doğan.
Bir anlamda bu ikili
Türkiye'nin küreselleşme dönemindeki
"özgürleşme ve zenginleşme projesi" diyebileceğimiz bir çalışmanın hazırlığı içindeler.
Bu defa kabul mü? Şimdi gelelim en kritik soruya;
bu hareketin lideri kim olacak? Kulisleri hareketlendiren isim uzun yıllar İktisadi Kalkınma Vakfı Başkanlığı ve İstanbul Sanayi Odası yöneticiliği yapan
Meral Gezgin Eriş ...
Uzun süredir sesi sedası duyulmayan
Eriş, sadece iş dünyasında değil
Türkiye AB ilişkileri nedeniyle siyaset dünyasında da bilinen ve sevilen bir isim. Yıllarca iki önemli sivil toplum kurumunda yöneticilik yaparak önemli işlere imza attı ve iş hayatında da en başarılı işkadınları arasında yer aldı.
Bir süre önce
Hikmet Çetin,
Meral Gezgin Eriş'le konuştu ve liderlik teklif etti. Kulislerde de Eriş'in bu teklifi kabul ettiği, isminin yıpranmaması için bu kararı en yakın çevresinden bile saklandığı konuşuluyor.
Aslında geçen yılın başında, yine Eriş'in adı bu ekiple anılmış, Eriş bilgileri doğrulamayıp, siyasete ilgi duymadığını söylemişti. Ancak bu defa liderlik teklifi dolayısıyla, durumun farklı olduğu da konuşulanlar arasında.
Hareketi yakından izleyen bir siyasetçi şöyle diyor:
"O iş bitti. Eylül sonunda yola çıkacaklar." Siyaset kulislerinde böyle konuşulmasına rağmen hareketin içinde yer alanlar aynı fikirde değil. Onlara göre önlerinde daha uzun bir yol var.
Türkiye'nin makul çoğunluğunu yakalayabilmek için öncelikle temel sorunların tespitinde ve çözümünde ortak noktaları bulmak gerekiyor.
Onlara göre, "O ortak noktalar" kendi liderini yaratır.
O lider Meral Gezgin Eriş mi olur başkası mı onu da eylül sonunda göreceğiz.
Yayın tarihi: 15 Ağustos 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/15//haber,F43DE8E555B84BFB9D7908353668D341.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.