Askeri Şûra'da ihraç olmaması,
"Ergenekoncular" ile
"irticacılar" arasında bir denge kurulduğu şeklinde yorumlandı. Ve özellikle CHP, Genelkurmay Başkanlığı'nı ağır bir dille eleştirdi. Bence iddialar, peşin hükme dayanıyor:
"Asker: Ergenekoncu; Erdoğan: İrticacı." Bu peşin hükümden yola çıkarak, her birinin kendi ekibindeki insanları koruduğu varsayılıyor. Halbuki, uzlaşma, pekala,
hukuk devleti çerçevesinde gerçekleşmiş olabilir.
Bir üst mahkemeye müracaat imkânı bulunmadığı için, Askeri Şûra kararları sürekli tartışılıyordu.
"Gelin bu işi askeri yargıya bırakalım. Ergenekon'a veyahut irticaya bulaşmış ordu mensubu varsa, delillendirip, haklarında soruşturma açalım. Keyfi kararlarla değil, yargılanıp suçlu bulunurlarsa ordudan atılsınlar ama, sonuna kadar da haklarını arayabilsinler" denilmiş olabilir. Böylesi hukuk devletine daha uygun değil mi?
Eğer, Ergenekon meselesi irticacı diye damgalanıp ordudan uzaklaştırılan kişilerin mağduriyetine son verdiyse, bundan böyle, ancak mahkemelere sunulan delillerle suç sabit olduğunda
"ihraç" gerçekleşecekse, hukukun üstünlüğü adına herkesin memnuniyet duyması gerekmez mi?
Yayın tarihi: 8 Ağustos 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/08/08//haber,F0E04483ACBA4C30BC4F9D23632ABB1F.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.