Afganistan'da Taliban militanlarının son dönemlerde saldırılarını yoğunlaştırmasının ardından, kimi çevrelerce "Taliban geri mi dönüyor" sorusu dillendirilmeye başladı.
Afganistan'da 45 yabancı askerin öldüğü Haziran ayı,
NATO öncülüğündeki güçlerin ve Amerikan birliklerinin Taliban'ın devrildiği 2001 yılından bu yana en fazla kayıp verdiği ay olurken, bu sayının, aynı ay Irak'taki yabancı güçlerin uğradığı kayıptan daha fazla olduğuna dikkat çekiliyor.Gözlemciler, Afganistan'da son 3 aydaki şiddet olaylarının da 2001'den beri en üst seviyeye ulaştığını belirtiyor.
Taliban'ın özellikle geçen yılın ortalarından başlayarak, bu yıl saldırılarını artırdığı gözlenirken, eski Dışişleri Bakanı ve
NATO'nun Afganistan'daki eski Kıdemli Sivil Temsilcisi Hikmet Çetin, yine de bu durumun hiçbir zaman Taliban'ın "geri dönüşü" anlamına gelmeyeceği görüşünde.AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Çetin, Taliban'ın "geri dönmesi" demenin, dünyanın
NATO ve BM başta olmak üzere teröre karşı yenilgisi ve bir ülkeyi teröre teslim etmek demek olacağına dikkati çekerek, "Bu aslında sadece Afganistan'ın sorunu değil, bana göre dünyanın, BM'nin,
NATO'nun sorunudur. O nedenle ben Taliban'ın gelip tekrar hakim olabileceği görüşüne katılmıyorum" diye konuştu.
-SALDIRILARDAKİ ARTIŞIN NEDENLERİ-
Çetin, saldırıların artmasının nedenleri arasında, Afganların Kabil dışında etkili ve "temiz" bir yönetim oluşturamaması, uluslararası yardımların yeterli olmaması ve etkili kullanılamaması,
NATO ve uluslararası kuruluşların askeri güç ve malzemeyi gerektiği zamanda gerektiği şekilde karşılayamaması ve Afganistan-Pakistan sınırının yeterli düzeyde kontrol edilememesini saydı.Taliban'ın, yönetimden uzaklaştırıldıktan 1-2 yıl sonra kendini yeniden örgütlediğini, finansman kaynaklarını sağladığını, taktik değiştirdiğini ve giderek de gücünü bu şekilde göstermeye başladığını söyleyen Çetin, Taliban'ın, genellikle vurkaç şeklinde intihar saldırıları ve yol kenarına yerleştirilen uzaktan kumandalı bombalarla eylemler düzenlediğini anlattı.
Afganların yeterli sayıda ve yetenekli yönetici ve güvenlik gücü gönderememeleri nedeniyle Taliban'ın zaman zaman küçük yerleşim birimlerinde de geçici olarak hakimiyeti ele geçirebildiğine dikkati çeken Çetin, Afganların, uluslararası kuruluşların yardımıyla daha etkili ve rüşvetten arındırılmış bir yönetimi oluşturması ihtiyacını dile getirdi.
-"ASKERİ GÜÇ VE ULUSLARARASI YARDIMLAR ARTIRILMALI"-
Çetin,
NATO, BM ve uluslararası kuruluşların da gerek askeri gerek ekonomik açıdan kendi stratejilerini gözden geçirerek, Afganistan'ın gerek duyduğu askeri gücün mutlaka sağlanması ve uluslararası yardımların artırılması gerektiğini belirtti.
Taliban'la mücadelenin başarılı olabilmesi için 2500 kilometrelik Pakistan-Afganistan sınırının kontrol edilmesinin de kritik önem taşıdığına değinen Çetin, Pakistan'ın, özellikle seçimlerden sonra buradaki Taliban unsurlarına hakim olmada yeterli çaba göstermediği yönünde bir izlenimin bulunduğuna işaret etti.
Pakistan ile çok yakın işbirliği yapılmadan bu konuda başarılı olabilmenin mümkün olmadığını belirten Çetin, Pakistan'ın kuzeyindeki sınır bölgelerinde sayıları 10 binleri bulan medreselerde cihat eğitimlerinin verildiğini, bunların yeteri kadar kontrol edilememesi yüzünden kolaylıkla sınırın geçilip saldırılar düzenlenebildiğini anlattı.
-"IRAK'TAKİ DİRENİŞÇİLER AFGANİSTAN'A KAYIYOR"-
Dünyada tüm dikkatlerin Irak'a çevrilmesi ve Afganistan'ın ikinci plana itilmesinin de olumsuz etki yaptığını kaydeden Çetin, Irak'ta düzenlenen terörist eylemlerin bir süre sonra Afganistan'da tekrarlandığına, Irak'taki direnişçilerin, sınırlarının kontrol edilememesi yüzünden eylemlerini hayata geçirebilmede "daha kolay" bir ortama sahip Afganistan'a kaymaya başladığına dikkati çekti.
Tüm bunlara rağmen, Taliban'ın bütün ülkede kontrolü yeniden ele alabilecek düzeyde güçlenebileceği yorumlarına katılmadığını ifade eden Çetin, Afgan ordusu ve polisinin giderek güçlendiğini ve ekonomik yardımların artırılmasına yönelik önemli taahhütlerin yapıldığını söyledi.
Taliban'ın daha önce, yönetim boşluğundan ve Afganistan'ın dünya tarafından terk edilmesinden yararlanarak iktidara geldiğine dikkati çeken Çetin, ancak bugün, Afganistan'ın etnik yapısının da bir Peştun hareketi olan Taliban'ı kabul etmesinin mümkün olmadığını bildirdi.
Afganistan'daki çok sayıda uluslararası kuruluş arasında üst düzey koordinasyon sağlanmasının önemine de değinen Çetin, hem bunu hem de bu kurumlarla Afgan yönetimi arasında eşgüdümü sağlayacak ve komşularla ilişkileri daha iyi koordine edecek, BM Genel Sekreterine bağlı üst düzey bir özel temsilciye ihtiyaç olduğunu belirtti.
-TÜRKİYE NELER YAPABİLİR?-
Türkiye'nin çatışma bölgelerine asker göndermese de
NATO üyesi olarak başka alanlarda daha etkili hareket edebileceğini kaydeden Çetin, örneğin
Türkiye'nin, çok sevildiği bir ülke olan Afganistan'da asker ve polisin eğitimine daha fazla katkı yapabileceğini, il imar takımlarının sayısını artırabileceğini ya da Afganlara yönelik eğitim burslarının sayısını çoğaltabileceğini söyledi.
Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) uzmanlarından Gökçen Oğan ise "Taliban geri dönüyor" şeklindeki yorumları abartılı bulmadığını ifade ederek, Afganistan gibi bir coğrafyada Taliban'ın geri dönme ihtimalinin, eğer net ve kesin adımlar atılmazsa her zaman olduğunu savundu.
Saldırıların artış nedenlerine ilişkin olaraksa Oğan, iklim şartlarının uygun olması, asker takviyesi konusunda
NATO'nun kendi yetersizliklerini aşamaması, operasyonların tek elden yürütülmemesi, Taliban'ın "kendine güveninin artması",
NATO operasyonuna Afgan halkının desteğinin kaybedilmek üzere olması, Hamid Karzai yönetiminin bütün Afganistan'ı kucaklayabilmede yetersiz kalması ve Pakistan'ın Afgan sınırını kontrol etmede ciddi adımlar atamaması gibi unsurlara değindi.
Uluslararası kamuoyunun Afganistan'a ilgisinin yeniden kazandırılması gerektiğini vurgulayan Oğan, askeri operasyonların yanında ekonomik ve sosyal politikaların da oluşturulması gereğine işaret ederek, ekonomik sorunlar devam ettiği müddetçe
NATO'nun Afgan halkının desteğini kazanmasının mümkün olmadığını söyledi.
-"TALİBAN KONTROLÜ ELE ALAMAZ AMA..."-
Taliban'ın bütün ülkede kontrolü ele almasına müsaade edileceğini sanmadığını ifade eden Oğan, buna karşın,
NATO üyelerinin asker kayıplarının artabileceğini ve bu kayıplar hükümetlerin halklarına anlatamayacağı bir seviyeye ulaşırsa Afganistan'dan asker çekmelerin başlayabileceğini belirtti.
Sivil kayıpların da artabileceğini kaydeden Oğan, ayrıca, istikrarsız bir Afganistan'ın bölgeyi de istikrarsız hale getireceğine dikkati çekerek, kronik bir istikrarsızlık sorununun ortaya çıkabileceğini ifade etti.
Afganistan ve Pakistan'ın bölgedeki sorunların çözümünde birlikte hareket etmelerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Oğan,
Türkiye'nin, daha önce iki ülkenin cumhurbaşkanını Ankara'da buluşturarak bir süreç başlattığını hatırlatarak, şimdi böyle bir sürece yeniden ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
-"TÜRKİYE'NİN MUHARİP ASKER GÖNDERMESİ AKILCI DEĞİL"-
Türkiye'nin Afganistan'a muharip güç göndermesi yönündeki taleplere ilişkin olarak da Oğan,
NATO'nun
Türkiye'nin terörle mücadeledeki tecrübesinden yararlanmak istediğini, ancak
Türkiye'nin Afganistan'da daha çok sosyal alanlarda hizmet vermeyi tercih edeceği kanısında olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin askeri alanın haricinde diğer alanlarda yapabileceği çok şeyin olduğunu düşündüğünü ifade eden Oğan,
Türkiye'nin Afgan halkına olan yakınlığından ötürü, yaptıklarının, diğer ülkelerinkine oranla halkın gözünde çok daha kıymetli olduğunu söyledi.
Oğan,
Türkiye'nin Afgan halkını karşısına alacak adımlar atmak istemediğini söyleyerek, diğer
NATO müttefiki ülkeler ek asker göndermede adım atmazken,
Türkiye'nin herkesten önce böyle bir adımda bulunmasını çok akılcı bulmadığını sözlerine ekledi.
-ŞİDDETİN BİLANÇOSU-
Associated Press haber ajansının Afgan ve Batılı yetkililerden derlediği verilere göre, bu yıl Afganistan'daki çatışma ve şiddet olaylarında çoğu militan 2 bin 700'den fazla kişi öldü.
11 Eylül saldırılarının sorumlusu olarak görülen El Kaide liderlerini teslim etmeyi reddetmesi üzerine ABD'nin düzenlediği operasyonla 2001 yılında devrilen Taliban, o tarihten bu yana iktidarı tekrar ele geçirebilmek için mücadele ediyor.
Son dönemlerde saldırılarını bir hayli artırdığı gözlenen Taliban güçleri, önceki ay Taliban hareketinin çıkış yeri Kandahar'da bir cezaevini basarak 400 militanı serbest bırakmış, 3 gün sonra da Argandab bölgesindeki 8 köyün denetimini ele geçirmişti.
NATO komutasındaki Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü (ISAF) ve Afgan askerleri, bu olayın ardından bölgeye operasyon başlatmıştı.
Ülkenin doğusundaki bir Amerikan üssüne de geçen ay açılan ateşte 9 Amerikan askeri ölürken, bu saldırı, Afganistan'da 2005'ten bu yana Amerikan askerlerini hedef alan en kanlı saldırı olarak değerlendiriliyor.
ABD Savunma Bakanlığının hazırladığı, önceki ay açıklanan bir raporda da Taliban grubunun ''yeniden toparlandığı'' belirtiliyor.
Afganistan'da halen 71 binden fazla yabancı asker görev yapıyor. 50 bin civarında askerin görev yaptığı ISAF'tan ayrı olarak, büyük çoğunluğu Amerikalı olmak üzere bünyesinde 20 bin askeri barındıran ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri de daha çok militanlara yönelik operasyonlar düzenliyor.
AA