Seninki can, onunki ne?

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolos Sarkozy, Carla Bruni ile evliliği, medya önündeki rahat tavırları, protokol tanımazlığı sayesinde ülkesinin dışında bile, bir rockstar kadar popüler biliyorsunuz... Karısıyla sarmaş dolaş pozları, kimseyi umursamadan elele yürüyüşleri, ona verdiği değer, bizzat bendenize bile kaç kez yazı yazdırdı; "Ah keşke bizde de böyle liderler olsa, halk da örnek alsa" diye... Adamcağız üzerine titrediği biricik karısıyla ülkenin güneyindeki bir kasabaya tatile gitmiş diye basının dilinde yine! Fransız basını "Cumhurbaşkanı aşk tatilinde olduğu için memleket işlerine bir süre ara vermiştir" başlığıyla duyurmuş haberi... E insafınız kurusun demek geliyor insanın içinden. Sizin canınız can, onunki patlıcan öyle mi, diye de eklemek gerekiyor! Üstelik fotoğraflara bakınca içim acıdı. Adam kenara kıyıya tünemiş, 'tenhalarda yüzelim, iki romans yapalım' demiş ama nafile! 'Niye tatil yapıyor' diye bombardıman... Şimdi 'Sana ne elin cumhurbaşkanının tatilinden' diyecekseniz, peşin peşin söyleyeyim: Biz de aynı muameleyi çekmiyor muyuz devlet büyüklerimize? Cumhurbaşkanı, başbakan, belediye başkanı adı her ne ise, adam iki gün kafasını dinlemeye gitti mi kıyamet kopuyor. 'Nerede, yerini niye söylemiyor, işi gücü bıraktı ortada yok' diye... Ya kendinizi koysanıza bu insanların yerine... Sen alt tarafı dükkan, işyeri, şirket, hadi bilemedin holding yönetirken tatile ihtiyaç duyuyorsun. Adam memleketi yönetiyor be; senin kadar ihtiyacı yok mu? Sen yaz geldi mi, karpuz kabuğu denize düştü mü pireleniyorsun da bu adamlar hiç mi ayağına suya batıramayacak? Sen tatile bir hafta geç gidince 'yoruldum, bittim, konsantre olamıyorum şekerim' diye sızlanıyorsun da, bu adamlar hep full konstrasyon mu dolaşıyor sanıyorsun? Sen Bodrum, Çeşme'de ekmek elden su gölden yaşayanlara özeniyorsun da adam devlet yönetiyor diye özenemez mi hiç? Senin onlara için giderken, onun içi gidemez mi? Bazen çok merak ediyorum; insanların çifte standartı doğuştan mı, sonradan mı olma?