kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 20 Temmuz 2008, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Pazar SABAH 
KAZIM KANAT

C ile yazılıp, S ile okunan ismin sahibi

"Senin adın nedir?" dedim. "Selin," dedi. "C ile yazılıyor. Yani Celine!" "Soyadın nedir?" "Türk resmi kayıtlarına göre Akal. Fransız kayıtlarına göre ise Debou." Elbette çok şaşırdım. Bu genç bayan her cevapta beni müthiş şaşırttı. Konu şuydu: Teknede nasıl bir yaşam var? Dahası şu, tekneleri evi gibi kullanan insanların dünyaları nasıl? Affedersiniz!.. Ben sadece teknesini evi gibi kullananlardan değilim. Bütün koyları özel mülkiyet alanına alan ve hep sıfır deniz villada yaşayan dolar milyarderi gibiyim. House Beautiful dergisinin genç ve güzel editörüyle, yani dünya vatandaşı olan ama bir Türk gibi yaşayan gazeteciyle bir anda rolleri değiştik. Ben sordum o içtenlikle cevapladı. Konuşma Türk usulü başladı. - Baban kim?
- Adı Pier, Fransız bir mimar. Şu an üçüncü eşiyle Dubai'de yaşıyor.
- Annen nereli?
- Annem Meri, Amerikan elçisi.
- Türklükle ilgin ne?
- Anneannem Türk.
- Peki, sen kendini ne hissediyorsun?
- İspanya'da doğdum. Kendimi Barcelonalı hissediyorum.
- Türkiye'de yaşıyorsun ama...
- Annem görevi nedeniyle Türkiye'ye gelince ben de çalışmak istedim. Yedi yıldır çalışıyorum. Türkiye ilginç bir ülke.
- Hangi dine mensupsun?
- Kimliğimde 'Hıristiyan' yazıyor. Ama ben Ramazan ayında oruç tutuyorum.
- Yani Müslümansın?
- Pek öyle sayılmaz. Budist tapınağında beş gün geçirdim. Budizme daha yakınım.
- Türkçen harika...
- İspanyolcam daha harika. Fransız babamı kızdırmak için onunla İngilizce konuşuyorum. Rusçayı da iyi biliyorum.
- Peki sorun nerede?
- Sorun Türkçede bazı kelimeleri bilmiyorum. Yazarken de zorlanıyorum. Şef editör bana kızıp, Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünü önüme atıyor. 'Muhalefet' kelimesini yeni öğrendim.
- Binaenaleyh'i biliyor musun?
- Yooo!. İlk kez duydum.
- Eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel söylerdi, 'bununla beraber' demek.
İşte böyle... Hayat hep böyle sürprizlerle dolu. Rüzgâr insanı bile bir o yana bir bu yana savurur durur. Ama soru şu: Adı Celine yazılan ama Selin okunan genç kızın yerinde olsaydınız dünyaya nasıl bakardınız? Hadi şu televizyonlarda para kazandıran kültür yarışmalarındaki hangi seçeneği seçerdiniz?

A- Ben insanım, ırkımın, dilimin ve dinimin hiçbir önemi yok.
B- Hiçbir yere ait olmadan yaşamak insanın içini acıtır.
C- Böylesine zenginlik hiç kimsede yok. Ben özel biriyim. Adımın S okunup, C ile yazılmasının hiç önemi yok.
D- Kaderim buymuş, çekerim. İçinizden istediğiniz cevabı seçin. Varacağınız tek nokta şudur: Önce insan! Merak edenler bu röportajı House Beautiful'da okuyabilir. Ama ondan önce size marinada yaşayan ve tekneyi evi gibi kullanan birinin yaşantısından kesitler sunayım, yani kendimden;

1- Marinada yaşamın en ilginç yönü, komşuların sürekli değişimi. Bir sabah Fransız olan komşunuz, akşam İngiliz oluyor.
2- Marinada yaşam aslında beş yıldızlı bir otelin suit dairesinde kalmak gibi bir şey. (Bodrum Marina'da tek eksik, kat hizmetçisinin olmayışı...)
3- Teknede tek kişilik yaşam asla olmaz. Ya eşinizle ya da sevgilinizle bu harika dünyayı paylaşın. Karım Sevinç, denizi, kıyı kenarında seviyor. 10 metrekarelik bu dünyayı düşleyenlere bir tavsiye; kıç kıça yaşadığınız bu ortam ya aşkınızı ve birbirinize bağlılığınızı zirveye çıkarır ya da bitirir. Dikkat!
4- Denizde yaşam tutkuya dönüşürse sonuç tekne ile dünya turuna kadar uzanır. Öyleyse bu maceraya kendinizi şimdiden hazırlayın.