- Tuba Çandar, hayatınızı anlattığınız bir nehir söyleşi kitabı yazdı. Adı da Bir Hayat'tı. Sizinki nasıl bir hayattı?
- İnsan her yaptığından mutlu olmaz, yaşadığı her şey için 'İyi ki oldu da yaşadım,' demez ama bir genel değerlendirme sonunda bakarsın, 'Fena da olmamış,' dersin.
- Yani fena olmamış mı sizinki?
- Ciddi bir şikâyetim yok, 'ah şunu hiç yapmamalıymışım, ben ne eşekmişim' diyeceğim bir durum yok.
- Edebiyatçı, yazar, rehber, hoca, bir sürü şeysiniz siz. Hangisi daha kıymetli sizin için?
- YÖK çıkınca istifa etmiştim, uzun bir zaman hocalık yapmadım. Hocalık bizim gibi konuşmaya meraklı adamlar için ideal bir meslektir; konuşayım diye üste para veriyorlar bir de. (gülüyor) Aradan zaman geçip de Bilgi Üniversitesi kurulunca hemen döndüm, severek de devam ediyorum. Demek ki hep yapmam gereken bir işmiş hocalık!
- Yani en çok bu titri mi önemsiyorsunuz?
- Hayır!
Televizyon programlarına katıldığımda falan 'Adınızı altına ne yazalım?' derler, 'Yazar deyin,' derim, profesör falan denilmesinden hoşlanmam. Yazar olmak benim için daha önemli, daha kapsayıcı olan o.
Yayın tarihi: 13 Temmuz 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/13/pz/haber,7F08A1D3C16B46FCB020321165C26731.html
Tüm hakları saklıdır.