Tuncay Şanlı İngiltere yolunu tutarken,
"100. yılda görevimi yaptım. Herkese borcumu ödedim" dedi. Middlesbrough'nun teklifi kadar para önerilmesine rağmen kalmadı. Rüştü, tepki alacağını bile bile Beşiktaş'a gitti. Hak ettiği değerin kendisine verilmediğine inanıyordu. Zico, bir
'güle güle kahvesi' için bile kulübe çağrılmadı. Bu isimlerin ortak özelliği Köln'e alkışlarla uğurlanan kaptan Ümit Özat gibi sembol olmaya yaklaşmalarıydı. Son halka Aurelio oldu. Bir yanda para içinde yüzen ve oyunculara vecibelerini eksiksiz yerine getirdiğini iddia eden bir kulüp var. Öte yandan kendi oyuncularını tutamayıp, yurt dışındaki Türk oyuncuların bile tercih etmediği bir
Fenerbahçe.
DAHA ÇOK TARTIŞIRIZ
Ortada ciddi bir paradoks var. Sembol isimler
"Yeter artık" diyerek ayrıldıklarına göre, paranın mutluluk getirmediği bir ortam. Her gidenin arkasından yapılan kötü konuşmalar. Ve her gidenin aslında istenmediğinin belirtilmesi. Halbuki kalmaları için teklifler yapılmış, konuşmalar peş peşe gelmişti. Yönetim, maddi büyüme ile haklı olarak övünüyor. Peki niye bu oyuncularını tutamıyor, dışarıdakileri getiremiyor? Yoksa profesyonellik anlayışı mı değişti? O alkışlarla yıkılan mali kongrelere bir de
'samimiyet' maddesi konulmazsa,
"Bu parayı başka yerde kazanamaz" mantığıyla gidenleri daha çok tartışırız.
GÜRCAN BİLGİÇ
SABAH GAZETESİ
Yayın tarihi: 12 Temmuz 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/12//haber,4AA9C61110424797B92A850C441884D3.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.