Haluk Tanrıverdi, işini tiyatro sahnesine benzetiyor.
Tescilli Huysuz Virjin tatlısı bulunur
Melis D. ÇALAPKULU
10.05.2008
Mantısıyla ünlenen ve yakında Paris, Londra gibi şehirlerde şube açacak bir restorana dönüşen Casita, 25. yılını kutluyor. Esprili ve renkli kişiliğini 25 yıldır mekânına yansıtan Haluk Tanrıverdi, Feraye mantısı, Huysuz Virjin tatlısı gibi kendi icadı pek çok yemeği ise tescilletmiş..
İLİŞKİLİ HABERLER
Tescilli Huysuz Virjin tatlısı bulunur
"Aynı dili konuştuğumuz bir müdavim kitlemiz var," diye başlıyor söze, 25. yılını dolduran Casita'nın sabihi Haluk Tanrıverdi. 25 yıl önce eşi Lale Hanım'la birlikte Şaşkınbakkal'da açtıkları küçük mantıcı; bugün İstanbul'da üç, Bodrum'da iki şubesi olan, yakında Paris, Londra ve Yunanistan'da şube açmaya hazırlandıkları, franchise verdikleri bir restorana dönüşmüş. Bunun sırrı belli ki Haluk Bey'le Lale Hanım'ın yaptıkları işe duydukları heyecan... Görebildiğimiz kadarıyla bir de Haluk Bey'in mizah anlayışı var işin içinde! Mekânlarının daha çok dekorasyonuyla ilgilenen Lale Hanım o sırada Bodrum şubesinde koşturmakta olduğundan, biz İstanbul'da Haluk Bey'i yakalayıp, 25. yıl şerefine Casita'yı konuştuk. Haluk ve Lale Tanrıverdi çifti, renkli kişiliklerini mekânlarına da taşımışlar. Sadece dekorasyona değil, yemeklerden mönüye, broşürlerden internet sitesine kadar... Aslında pek çok İstanbullu Casita'yı mantısıyla, özellikle de Müzeyyen Senar'ın kızının adını verdiği Feraye mantısıyla tanıyor. Ama Haluk Bey 25 yıl içerisinde şubeleri kadar mönüyü de zenginleştirmiş. Özellikle de kendi icadı olan yemeklerle... "Güftesi, bestesi bize ait, hepsinin ayrı emeği ve hikâyesi olan tescilli tatlar," diyen Haluk Bey, geliştirdiği kendine özgü yemekleri önce tattırabildiği kadar çok insana tattırıyor, aradan en az bir yıl Pampa geçmeden de mönüye eklemiyormuş. Ve ana yemekler bütün şubelere tek mutfaktan gidiyormuş. Haluk Tanrıverdi'nin bazılarında usta şeflerden de destek aldığı kendi icatları yemeklerin çoğu tescilli. Feraye mantısı ve yine uzun süredir yaptıkları Huysuz Virjin tatlısı da bunlardan. Her ikisi de, adını aldıkları ünlülerle muhabbet sırasında Tanrıverdi tarafından icat edilmiş. Huysuz Virjin, hafif bir hamur tatlısı. Bu tatlının tescili için görüştüğünde Huysuz Virjin Haluk Bey'e "Tatlımı aldın, sıra neye geldi merak ediyorum!" diye espriyi patlatmış. Feraye ise kızartılarak hazırlanan ve yine yoğurt üzerine domates sos ile servis edilen bir mantı. Bunun dışında carina diye beş peynir ve fesleğen soslu bir mantı, ayrıca casalinga diye domates ve fesleğen soslu sebzeli bir mantıları da var. Bakalım Haluk Bey'den daha ne kadar farklı mantılar göreceğiz... Gelelim mantı dışındaki lezzetlere. Çılgın fajita dedikleri follina adlı yemek için Tanrıverdi "Osmanlı, Çin, Meksika koalisyonu," diyor. Meksika'nın ünlü pita ekmeğinin içine Çin usulü soya, biber ve soğanla pişirilen et ya da tavuk konuyor. Osmanlı usulü beğendiyle servis ediliyor. Pampa, Cafe de Paris sosuna benzeyen ama ona göre daha az tereyağı kullanılmış, sebzelerle hazırlanan bir sosu olan et yemeği. Pampa sosunu istediğiniz bir yemeğin yanına da alabiliyorsunuz. Al Takke Ver Külah adlı yemek ise, iki büyük köfte arasına halka halka kızartılmış patates konulup, üzerine domates sos ve eritilmiş kaşarla servis ediliyor. Bildiğimiz çökertmeyi bile kendine göre yorumlamış Haluk Bey. Küllemeli, kâğıt bebek, zebzeli börek, patlıcan simidi gibi yemekler de hem tatları hem de isimleriyle dikkat çekiyor. Başta Haluk Tanrıverdi'nin de belirttiği gibi, pek çok ünlü isim dahil olmak üzere çok sayıda müdavimi var Casita'nın. Özellikle kadınlar ve gençler rağbet ediyor mekâna. "Tabii erkekler de girebilir!" diyor Haluk Bey. "Etiler'deki Casita daha çok mantıcı gibi algılanıyor, neden?" diye soruyoruz, şöyle yanıtlıyor; "Sabaha kadar açık olduğu için insanlar içki içtikten sonra geç vakit mantı yemeye geliyorlar oraya. Ama mantılara gömülüp diğer lezzetleri de kaçırmamak lazım..." İçkili Casita'larda içkinin yanına yakışacak et yemekleri de oldukça fazla tüketiliyormuş. Nişantaşı'ndaki Casita özellikle öğle yemeklerinde dolup taşıyor. Bodrum'dakiler de yazları tabii. Müzik de ortama göre çalınıyormuş. Bir dönem mekâna sık geldiği için ahbaplık ettiği Cem Yılmaz'la yıllar önce arasında geçen komik bir diyoloğu da şöyle anlatıyor Haluk Tanrıverdi: "Bir yılbaşında Cem Yılmaz'a canlı tavuk yolladım. Karta da 'Casita'dan. Adı Sibel, memleketi Göynük' yazdım. Arayıp, 'Her şeyi anladım da Göynük'ü nereden buldun?' dedi. Sonra da 'Al bunu, yoksa valla Casita'nın önüne inek bağlarım,' dedi."
İLİŞKİLİ HABERLER
Tescilli Huysuz Virjin tatlısı bulunur
Yayın tarihi: 12 Temmuz 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/07/12/ct/haber,F58FB0309C9F4FE18C1A0A21712AEF3E.html
Tüm hakları saklıdır.