Büyülü yemekler

Arnavutköy Vapur İskelesi'nin tam çaprazı. Dört katlı, kiremit rengi bir yalı. Adı Abra Cadabra. Sloganları "En taze, yerel, hormonsuz, katkısız, deneysel, sağlıklı, mevsimsel, yeni tatlar." Ortaklardan Dilara Erbay, mönüyü oluşturmak için birkaç yıl uğraşmış ve Türkiye'nin farklı yörelerinden tatları birleştirmiş. Dışarıdan hiçbir şey almıyorlar, her şeyi kendileri yapıyorlar. Süzme yoğurtlu mücver, abuganuş ve ekşili kabak çiçeği dolması epey lezzetliydi. Yemekten önce ekmekle birlikte getirdikleri (ekmeği de kendileri yapıyorlar) zeytinyağının yanına zahter koyuyorlar. Mönüde sıcak atıştırmalıklar, sandviçler, dürümler ve ana yemekler var. Biz başlangıçlara fazla takıldığımız için ana yemeğe geçemedik ama tatlılardan bademli krokanlı dondurmayı tavsiye ederim. Çayları 'Rize damla çay'. Eğer yorgun, mutsuz, vs. iseniz 'Tertemizim', 'Gençleşiyorum' ya da 'Güçleniyorum' adlı karışımları deneyebilirsiniz. 'Güçleniyorum'da elma, zencefil, maydanoz ve yeşil limon var mesela. Efes'leri yok (sadece light ya da dark var), o hoşumuza gitmedi. Bir de dışarıda oturduğunuz zaman biraz araba gürültüsüyle cebelleşiyorsunuz ama terasları da var. İç mekanın dekorasyonu gayet sıcak. Servis elemanları da kibar ve güler yüzlü. Mutfak birinci katta ve gözünüzün önünde. Becerikli olanlar yemek pişirebiliyor. Dilara Erbay'a "Mekânın adı neden Abra Cadabra?" diye sorunca "Çünkü yemekler büyülü. Yedikten sonra insanların başına güzel şeyler gelsin istiyoruz," diyor. Buraya gelenler ertesi gün Erbay'ı arayıp "Ne koydun yemeğe? Kendimizi çok iyi hissediyoruz," diyorlarmış. Haberiniz olsun.