Her hafta NTV'de karşımıza çıkan ünlü yazar Pınar Kür, kitap yazdığında televizyondaki kadar dikkat çekmediğini, bunun da Türkiye'de yazarlara verilen değeri çok net gösterdiğini söylüyor..
Bitmeyen Aşk, Asılacak Kadın, Sonuncu Sonbahar, Yarın Yarın, Bir Deli Ağaç ve Türk edebiyatında yer etmiş daha nice kitabın ünlü yazarı o. Feminist edebiyatın öncülerinden... En son 2006'da, gerilim tadında Cinayet Fakültesi isimli romanını çıkardı. Sonra da o çok eleştirdiği, izlemediği, beğenmediği televizyon ekranına transfer oldu. NTV'de Müjde Ar, Çiğdem Anad ve Aysun Kayacı'dan oluşan sohbet programı Haydi Gel Bizimle Ol'un 'entelektüeli' olarak masayı tamamladı. Kimi zaman programa çağrılan konuklarla tartıştı, kimi zaman söyledikleriyle polemik çıkardı, kimi zaman da sadık okurlarını dumura uğrattı. Çünkü onun takipçileri, edebiyatseverler; giderek ortalama bir TV figürüne dönüştüğünü iddia etti. Son olarak da sigara yasağına karşı en sert tepkiyi veren isim oldu. Sigara içmeyenlerin giderek paranoyakça davranmaya başladığını, içenlerin hakkına saygı gösterilmediğini savununca, kapısını çalmak farz oldu. Ama uyardı beni: "Bugüne kadar solculuktan yargılandım, müstehcenlikten yargılandım; aman sigaradan yargılanmayayım şimdi de!"
- Neden biz Pınar Kür'ü yeni kitabıyla, romanıyla konuşmuyoruz da bir TV ikonu olmaya doğru giderken izliyoruz?
- Bu sizin probleminiz! Bunu da böyle yazın.
- Neden bizim problemimiz?
- Çünkü kitaplarım çıktığı zaman kitap eklerinde veya sanat dergilerinde röportajlar yapılıyor ama televizyona çıktığınız zamanki kadar dikkat çekmiyorsunuz. Bu, Türkiye'nin yazara verdiği değerle ilgili. Çok net!
- Yani siz değer görmediğiniz için kırgın ve küskün müsünüz?
- Kırgın ve küskün bir devrem oldu, 10 yıl kitap yayınlamadım. Sonra kitap yazamamak beni daha mutsuz ettiği için tekrar yazmaya başladım. Türkiye'de yazara verilen değer budur; ekranda gördüğünüz herhangi bir kişi, herhangi bir yazardan daha çok ilgi çekiyor.
- Bu kadar yıl dirsek çürütüp masa başında kitaplar yazan ve sadece 'meraklısı' yani edebiyat okuru tarafından tanınan biri olmak size yetmiyor muydu artık?
- Hayır, hiç alakası yok. Bu programa gelirken 'belki şöhret olurum' düşüncesi aklımın ucundan geçmedi. Ben zaten çok televizyon seyretmeyen biri olarak, programın bu kadar tutacağını bile düşünmemiştim.
- Okurlarınız "Pınar Kür gibi bir kadının televizyonda ne işi var?" diyor. Cevabınız ne?
- Evet, bana da söylendi. İlk başta daha çok söylüyorlardı ama zamanla anlaşıldı ki TV'deki kimliğimle yazar kimliğim arasında fark yok. Çıkıp şakır şakır oynamaya başlamadım orada; söylediklerime ters düşen bir şey söylemedim.
- Kafalardaki imajınızın değiştiğinden söz ediliyor. "Keşke o feminist, o solcu Pınar Kür olarak kalsaydı kafamızda," diyenler var...
- Benim kulağıma gelen de 'Bu kadın çok feminist, bu kadın çok solcu!' şeklinde...
- Şikâyet edenler TV seyircisi değil, sizin okurlarınız ama!
- Vardır öyle düşünenler, ne diyeyim... Ben feminizm aleyhine bir şey söyledim mi şimdiye kadar ekranda? Söylemedim. Hep 68 gençliğimden, anarşistliğimden bahsediyorum. Belki TV seyircisi bunları bilmediği için mesela ben 'popülist' dediğimde sinirlenmiyor, öbürki 'dağdaki çoban' diyor, ayağa kalkıyorlar! Çünkü ben daha bilimsel konuşuyorum.
- 'Dağdaki çoban' meselesinde Aysun Kayacı'nın yanında saf tutmanız, "Otursunlar memleketlerinde niçin geliyorlar?" demeniz, Sivas katliamı konuşulurken "Yananların 33'ü aydındı, 4'ü değildi," demeniz eleştiriliyor...
- Pardon! Sivas'taki 37 kişiden üçünün aydın olmaması çok önemli bir şey, onları ben katmıyorum kültür şehitleri arasına.
- İnsanların yakılmasından söz ediliyor...
- Onlar komplonun içinde olanlardı, bu çok açık; onu ayırt etmek lazım. Onlar yakılmadı, onlar yakanların arasındaki kişilerdi. Bu söylemleri niye solculuğa ve feminizme aykırı buluyorlar, ben bunu anlamıyorum.
- Peki "İstanbul'a niye geliyor bu insanlar?" demeniz? Müjde Ar da "Bunu söylediğine inanamıyorum Pınar," dedi, inanamadı.
- Ben bunu Zülfü Livaneli, İstanbul belediye başkanı adayıyken de söyledim. 'Bu kente olan göçü durdurmazsanız, İstanbul'u kaybedersiniz,' dedim. 'Her isteyen gelsin,' demek popülizmdir. Ben bunları bilerek konuşuyorum, rica ederim. Gelmesin tabii! Onlara, gecekondulara hizmet götürmek için gerçek şehirli insandan hizmet kesmek hizmet değildir. Gecekonduya su, elektrik veriyor, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nu yıkıyorlar! Halbuki İstanbul, Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'dur. Benim söylemek istediğim bu ve hiçbir zaman da farklı bir şey söylemedim.
- Tamer Karadağlı, Cüneyt Arkın, Ünsal Oskay'la 'ihtiyaçtan' mı tartıştınız?
- Şimdi bakın, çağrılan konuklar benim inisiyatifimde olmuyor, bu da bir eğlence programı. Çeşitli jönlerden bahsediliyordu, 'şu tip jön, bu tip jön varmış' diye. Ben de, "Almayayım, o türlerden hoşlanmıyorum," dedim. Cüneyt Arkın da "Pınar Kür yüzünden gelmedim," demiş. Kendi bilir! Ünsal Oskay'la da; onu şimdiki hükümete ve toplumun şimdiki durumuna fazla müsamahakâr bulduğum için tartıştım.
- Ortalama bir televizyon karakterine dönüşmekten korkmuyor musunuz peki?
- Kendimi koruyacağımı düşünüyorum. Tabii Çiğdem doğuştan haberci, Müjde yılların sinemacısı, Aysun zaten hep kamera karşısında. Dolayısıyla biraz geri planda kalıyor olabilirim, buna karşı yapacağım bir şey yok, çünkü benim formasyonum içinde böyle bir şey yok. Ben buraya zaten bu kişilerden farklı olarak, daha entelektüel biri olarak davet edildim ve öyle bir çizgim var. Ha, bakarsın çok bunaldım, Allah'ın emri değil, bırakırım.
Yayın tarihi: 29 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/29/pz/haber,A16EE1CA75F34FB4B51CD51D1096A53B.html
Tüm hakları saklıdır.