Şu an nerede, nasıl bir ortamda bu yazıyı okuyorsanız, umarım hafif bir rüzgâr saçınızı okşuyor, parmaklarınızın arasından geçiyordur. Bazen sadece dokunup geçen, bazen bizi ürperten, bazen de kepenkleri sıkı sıkı kapattıran rüzgârın başka bir anlamı var. Her Akyakalı, rüzgârın neler getireceğini esiş şeklinden tanır. Bir Deli Memed çıktı mı ortalığı savurur. Neden mi Deli Memed? Rivayete göre balıkçı Memed karısının dırdırından bıkıp en kötü havada fırtınaya rağmen denize açılırmış. O günden bu yana deli rüzgârların adı Deli Memed kalmış. Akyaka'nın evleri Deli Memed'e karşı sağlamdır. Begonviller bile alışıktır, yapraklarını dökmez. Rüzgâr, Gökova'nın bu cennet yakasında bazıları için de ekmek kapısıdır. Sadece ekmek kapısı değil, hayatlarındaki en büyük mutluluk! Rüzgârda uçurtmaları açıp, dalgaların üzerinden yükselerek özgürlüğe havalanmak... Gökova'nın en sevilen uçurtma sörfü eğitmenleri Özgür ve Merve Ceylan için ise rüzgâr yalnızca ekmek kapısı değil, aynı zamanda aşk demek. Rüzgârlı bir günde tanışmışlar, birbirlerine tutulmuşlar. Özgür Merve'ye, uçurtmanın gücüyle denizde neler yapılabileceğini öğretmiş. Merve'nin teşekkürü kısa bir cep telefonu mesajı olmuş: "Rüzgârda beni hatırla..." Üç gün sonra tanışmalarının beşinci yılını kutlayacak olan Özgür-Merve Ceylan için rüzgâr, gelecekte oğullarına koyacakları isim aynı zamanda. 'Her Şeye Rağmen İkimiz' röportajlarının 45. ve en genç çifti Merve ve Özgür, diğer çiftlerden farklı olarak ilk kez gerçek sevginin ölçütü ile ilgili önemli bir ipucu verdiler. Merve, "Özgür'ü kendimden, onun beni sevdiğinden daha çok seviyorum," diye konuştu: "Çünkü rüzgârı, özgürlüğü Özgür'le keşfettim, benim için Özgür ve rüzgâr aynı şey, yani aşk demek..." "Uçurtmalar rüzgâr gücü ile değil, o güce karşı koydukları için yükselirler," demiş Churchill. Hayat da böyle değil midir zaten? Sürekli etrafımızdan esen rüzgârlar ve ona karşı koyma biçimimiz... Rüzgârı daha iyi anlamamız dileğiyle.
ÖZGÜR CEYLAN
* Merve'yle tanıştığımda sudan korkuyordu. Bir sene çalıştırdım onu. İlk katıldığı Türkiye Şampiyonası'nda ikinci oldu. Ben üçüncü oldum.
* Alyans takmam. Yaptığımız işte çok riskli. Yelkeni tutarken ani bir gerginlikle tendonlarınızı yırtabilir.
* Pazara gittiğimizde bir hafta için 25 kilo meyve satın alırız. Her şeyin suyunu sıkar, içeriz. Bizim eve patates tava, pizza girmez. Bol bol deniz börülcesi, balık ve brokoli yeriz.
MERVE CEYLAN
* Önce uçurtma sörfünü, sonra yüzmeyi öğrendim. Önce uçurtma sörfünü, sonra yüzmeyi öğrendim.
* Yeni tanıştığımızda Özgür'e 'Beni rüzgârda hatırla,' diye mesaj atmıştım. Rüzgâr hem yaptığım spora hem de kocama olan aşkım demek.
* Sörfte yeni işe başlayanlara 'çokomel' deriz. Bir nevi çaylak demek. O üstüme yapıştı. Özgür beni hâlâ çokomel diye çağırır.
* Düğünümüzde gelin arabası yerine zodiac vardı. Kırmızı balonlarla süslü gelin zodiac'ıyla açıldık. Bir süre sonra motor çalışmadı. Özgür ceketini yelken gibi kullanıp bizi karaya çıkarmayı başardı. Maceralı bir düğündü.
- Türkiye'de az tanınan kitesurf'ün (uçurtma sörfü) eğitimini veriyorsunuz. Üstelik bu eğitim sırasında tanışmışsınız. Rüzgâr sizin için ne demek?
- Ö.C: Rüzgâr bizim ekmek kapımız ve hobimiz. Ben hobimi yapıyorum, üstüne bir de para alıyorum. 10 yaşında rüzgâr sörfüne başladım. Herkes futbol kampına giderken, ben rüzgârın çıkmasını bekler, denize açılırdım. Oğlumuz olursa adını Rüzgâr koyacağım, benim için hayat demek rüzgâr.
- M.C: Rüzgâr benim için aşk demek. Hem Özgür'e hem de yaptığım spora olan aşkım. Muğla Üniversitesi Rekreasyon Bölümü'nde okuyordum. Akyaka'ya Su Sporları Kampı'na geldik. Oysa ben sadece dizime kadar suya girebiliyordum. Sudan çok korkuyordum. 11 derecedeki azmakta (akarsu) kano yapmak zorundaydık. Özgür bu kampın hocasıydı. 40 kişiydik, zor hareketler yaptırdı. Kanoda devrilme (Eskimo roll) hareketi için beni seçti. Hem devrilecektim, hem de kano üstüme kapanacaktı. "Asla yapmam," dedim. "Sen yapmazsan ben seni deviririm," dedi. O yapmasın diye ben kendimi devirdim. Hemen yanıma geldi ve korkacak bir şey olmadığını kanıtladı. Uçurtma sörfüyle beni tanıştıran da Özgür'dür. "Bunu yapacağım, en iyisi olacağım," dedim. Kampımız bitti, otobüse bindik dönüyoruz. Özgür'e "Rüzgârda beni hatırla..." diye mesaj gönderdim. Rüzgâr bizim geçmişimiz, şu anımız ve geleceğimiz.
- Ö.C: İnatçıydı, kararlıydı ve çok güzeldi. Görür görmez âşık oldum. Onu baştan çıkarıcı ortamlar hazırladım. Türkiye'nin en güzel manzaralı yerine götürdüm, Akyaka'ya bakan Sakartepe'ye. Gökova'nın bütün o mavi ve yeşiline hakimsiniz. Merve'yi önce Akyaka'ya âşık ettim...
- M.C: Gökova benim için özgürlüğe ve Özgür'e atılan ilk adımdı. Sonra sea kayak (deniz kanosu) geldi.
- Ö.C: Merve'yle tanışmadan önce ilk aşkım Land Cruiser cipimdi. Daha sonra kitesurf, ancak Merve hepsini geçti.
- M.C: Tanıştığımız hafta kanodan inmedik. Hemen ardından uçurtma sörfü geldi. Cennete uçmak gibiydi. Uçurtma sörfünü önce, yüzmeyi sonra öğrendim. Özgür'le aramızda hiç romantizm yoktu. Tam tersine Özgür öfkeden suya kafa atıyordu.
- Ö.C: Eşine araba sürmeyi öğretmeye çalışanlar neler çektiğimi anlamıştır... Belki de sevdiğiniz insanın hatalarını kabul etmeyi istememek gibi. Onu sıkı antrenmana aldım.
- M.C: Suda ağladığım zamanlar oldu, soğuktan ellerim büzüşürdü.
- Ö.C: Acı yoksa başarı da yok. Kavga ettiğimiz zamanlar oldu. Ama hep sonunda ona sarıldım. Ağladığında sörf gözlüğünü takardı, fark ederdim. Öper, gönlünü alırdım. Bu antrenmanlar boşa çıkmadı. Türkiye Yelken Federasyonu'nun 2007 yılında düzenlediği Kiteboard Türkiye Şampiyonası'nda genel klasmanda, Bayanlar Serbest Stil ve Bayanlar Hız dallarında Türkiye ikincisi oldu. Ben üçüncü oldum. Merve aynı zamanda yıldızlarda tekvando Türkiye şampiyonuymuş. Tekme yememek için üçüncü oldum. (Gülüyor)
Yayın tarihi: 28 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/28/ct/haber,91D268476C7940DE91EE5B262792C6B7.html
Tüm hakları saklıdır.