"Hükümet tedbiri elden bırakmamalı"
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2007 yılında ortaya çıkan küresel ekonomik daralmanın Türkiye üzerinde etkisinin sınırlı kaldığını söyledi. Ancak hükümetin yine de tedbiri elden bırakmaması gerektiğine işaret etti.
Gül, "Sürdürülebilir büyüme ve istikrarı kalıcı olarak sağlayacak, dış şokların olumsuz etkilerini en aza indirecek ve hatta bertaraf edecek ekonomik ve siyasi tedbirlerin alınmasına hükümetçe titizlikle devam edilmesi büyük önem taşımaktadır." dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen "15. Dünya Ekonomi Kongresi"ne katıldı. 3 yılda bir yapılan ve ilk defa Türkiye'de gerçekleştirilen "Küreselleşmenin Meydan Okuması" konulu kongrenin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, uluslararası katılımcılara Türkiye'nin ekonomik yapısı hakkında bilgi verdi. Özellikle 2002-2007 yılları arasıda Türk ekonomisinin dikkat çekici verimliliğe sahne olduğuna işaret eden Gül, ekonominin 659 milyar dolarlık büyüklüğe eriştiğini belirtti. Gül, enflasyonun yıllar sonra tek haneli rakamlara indiğini hatırlatarak, "Bir paradoks olarak gözükse de Türkiye'nin yüksek büyümeye paralel olarak enflasyonda düşüş sağlamış olması kayda değer bir başarıdır." ifadelerini kullandı.
Ekonominin bu performansında uygulanan yapısal reformların ve makro ekonomik politikaların etkili olduğunu söyleyen Gül, bu süreçte yurt içi ve yurt dışı piyasalarda tesis edilen güven ortamının ve AB müzakerelere başlanmış olmanın belirleyici bir rol oynadığını vurguladı. Türkiye'de 2001 yılı sonunda uygulanan ekonomik program neticesinde kamuda mali disipline bağlılık süreklilik kazandığını anlatan Gül, finansal sistemdeki kırılganlıkların önemli ölçüde giderildiğini belirtti. Kurumsal ve hukuki alt yapının tesis edildiğini böylece ekonominin dış şoklara karşı daha dirençli hale getirildiğini ifade etti. Bu kapsamda izlenen sıkı maliye ve para politikalarının büyümeyi sınırlandırıcı bir etkisi olmadığını anlatan Gül, aksine kamu dengelerindeki iyileşme ve fiyat istikrarının sağlama yünündeki gelişmeler büyüme sürecine önemli katkılar sağladığını dile getirdi.
2007 yılında ortaya çıkan küresel likidite daralmasının Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisinin sınırlı düzeyde kaldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, bu durumun Türkiye'de makro ekonomik dengeler ve finansal sistemi güçlendirme yönünde önemli mesafe kat edildiğini açık bir biçimde ortaya koyduğunu dile getirdi. Gül, "Sürdürülebilir büyüme ve istikrarı kalıcı olarak sağlayacak, dış şokların olumsuz etkilerini en aza indirecek ve hatta bertaraf edecek ekonomik ve siyasi tedbirlerin alınmasına hükümetçe titizlikle devam edilmesi büyük önem taşımaktadır." dedi.
Gül şunları söyledi; "Esasen küreselleşmenin ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmesi üzerinde öngörülenin çok ötesinde belirleyici hale geldiği ve gelecekte bu etkinin daha da artmasının kaçınılmaz olduğu bir ortamda sadece Türkiye değil bütün ülkeler ekonomilerini güçlü tutma çabalarını aralıksız sürdürmek ve yeni koşullara uyum yeteneklerini geliştirmek durumundadır. Bu yeni dönemde geçmişe göre çok daha değişken esnek, açık hızla değişen krizlerin çok daha etkili olduğu büyük fırsatlar sunmanın yanında ciddi yeni mücadeleler gerektiren bir dönemdir. Küresele işbirliğinin geliştirilmesi uluslararası toplumun sorunlara ortak çözümler üretmesi ve çözüm yolunda birlikte hareket etmesi gerekir."
"KAYNAKLARIMIZI SAVAŞLARLA İSRAF ETMEYELİM"
Küreselleşme sürecinde dünya hasılasında ve fert başına gelirde yüksek artışlar gerçekleştiğini ancak bu yükselme sürerken dünyanın değişik bölgeleri ve ülkeleri arasındaki gelir dağılımı eşitsizliklerinin ve yoksulluğun azaltılmasında önemli bir mesafe alınamadığına vurgu yapan Gül, ortaya çıkan tablonun öfke ve hayal kırıklığı yaratabildiğini söyledi. Küresel ekonominin performansının zayıflaması durumunda, zaten var olan sorunlara bağlı yasa dışı göç, şiddet, örgütlü suç gibi eğilimlerin artarak devam etme riskinin ciddi biçimde mevcut olduğuna işaret eden Gül, finansal dalgalanmaların, küresel ekonomik konjonktüre ilişkin belirsizliklerin hakim olduğu, gıda, hammadde ve enerji fiyatlarında önemli artışların gerçekleştiği içinde bulunulan dönemin, bu açılardan dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Gül şöyle devam etti; "Bu konjonktürde gelişmiş ülkeler dahi kısa vadede enflasyonist baskıların artması, uzun vadede gıda güvenliği sorunlarına karşı tedbir aramaktadırlar. Gelişmiş ülkelerin bile tedbir aradığı bir dönemde, gelişmekte olan veya en az gelişmiş olan ülkelerin ne kadar büyük ve ciddi sorunlar ile karşı karşıya oldukları açıktır. Bunların başında açlık ve yoksulluğun daha da artması gelmektedir. Geldiğimiz bu noktada, ortak sorumluluğumuz gereği, acil sorunların çözümü yönünde tüm Hükümetleri ve bölgesel ve uluslararası ekonomik ve siyasi kuruluşları samimi işbirliğinde bulunmaya ve kolektif çaba göstermeye davet ediyorum. Tabiatıyla, iş dünyasının ve şirketlerin bu çabalara katkıda bulunmaları hem insanlığa karşı ahlaki bir borçtur, hem de kendi varlıkları bakımından akılcı bir tutum olacaktır. Kaynaklarımızın savaş, çatışmalar, yolsuzluklar, akılcı ve verimli olmayan kullanımlarla israf edilmesi yerine, küresel düzeyde refahın arttırılması, refahın ulusal ve uluslararası düzeyde daha dengeli dağılımının sağlanması, kaynakların açlık ve yoksullukla mücadeleye ayrılmasının dünya barışına çok önemli katkıda bulunacağına olan inancımı bu noktada özellikle vurgulamak isterim."
CİHAN
Yayın tarihi: 25 Haziran 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/25//haber,AEDB249606C24F5A91CA2CFCF64F2CDF.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.