Wachowski kardeşler Hızlı Yarışçı'da göz alıcı parlak renkler kullanmış.
Sinemanın hızlı yarışçıları sunar...
İnsan eğer otomobil yarışı seyretmeye meraklı değilse veya bir süper aile fantezisi ilgisini çekmiyorsa, Hızlı Yarışçı'da ne bulabilir? Pek bir şey değil, ama sinemanın hızlı yarışçıları, Wachowski kardeşlerin kurduğu görsel dünyayla nefes kesiyor..
Yeşim TABAK Wachowski'lerin yeni 'aile' filmi Hızlı Yarışçı / Speed Racer, alelade bir araba yarışı hikâyesi anlatıyor. Daha doğrusu, araba yarışı kısmını bir tarafa bırakalım, adalet inancına dair en klasik, özellikle de sinemanın çok sevdiği bir hikâyeyi anlatıyor: Sistem haince çıkar planlarıyla işler, başarıya giden yollar dalavereyle döşenmiştir, adalet talebi naif bir hayaldir... Fakat, çok isterseniz, işinizi de gerçekten çok iyi yaparsanız, sistemin mikrobu olarak adaleti bizzat sağlayabilirsiniz... İster ajan filmi olsun, ister boks filmi ya da hukuk filmi; bu inanç hikâyesi her zaman sevilmiş, dudak büküldüğü yerde bile bir 'hayattan intikam alma' fırsatı olarak seyirciyi tatmin etmiştir. Son 10 yılda en büyük kitlesel çılgınlığa yol açan sinema olayının Matrix serisi olduğu konusunda mutabıkız herhalde. Bu da Wachowski kardeşlerin istedikleri filmi istedikleri koşullarda çekebilecekleri, hatta mütevazı koşullarda çalışan birçok bağımsız yönetmenden daha bağımsız -George Lucas usulü bağımsızoldukları anlamına geliyor. Anlaşılan o ki, basına katiyen yüz vermeyerek gizemli kalma haklarını sonuna kadar kullanan kardeşlerin, Matrix'in üzerine ellerini artırmak veya benzer türde filmler yaparak tutan formülün üzerine yatmak gibi bir dertleri yok. (Bir diğer 'sistemi terörize etme filmi' V for Vendetta'nın sadece senaryosunu yazmakla yetinmişlerdi.) Böyle bakınca, Wachowski'lerin sinemanın 'hızlı yarışçı'ları oldukları söylenebilir. Hızlı Yarışçı, Robert Rodriguez'in Spy Kids serisi ya da Pixar animasyonu The Incredibles, hatta son Indiana Jones macerası Kristal Kafatası Krallığı çizgisinde bir kahraman aile filmi. Bu filmlerin hepsi gibi, çoğu kez boyun eğmenin ortamı olarak görülen aile kavramını isyankârlıkla birleştirmek gibi bir fanteziye sahip. İnsan eğer araba yarışı seyretmeye meraklı değilse, veya bir süper aile fantezisi ilgisini çekmiyorsa, Hızlı Yarışçı'da ne bulabilir? Fazla bir şey değil açıkçası. Fakat filmin ilginç tarafı şu ki, Wachowskiler kurdukları görsel dünyayla senaryonun kâğıt üstündeki sıradanlığını bir miktar bertaraf ediyorlar.
BİLİNMEYEN BİR ÜLKEDE
Film herhangi bir tanıdık dönemde veya tanıdık bir ülkede geçmiyor. 50'lerin Amerikası'na layık manzaralar, Beşinci Güç gibi bir bilimkurguda karşımıza çıkacak teknoloji, derken 30'lu yıllar gangsterleriyle aynı modayı takip eden birtakım kötü adamlar... Tamamen fantastik bir âlem. Üstelik filmin çok az bir bölümü set dekorlarında çekilmiş; gerisi tamamen dijital marifetlere bırakılmış durumda. Hızlı Yarışçı, gerçek oyuncularla çekilmiş bir çizgi film gibi. Filmi izlemek ise, lunaparkta bir gezintiye benziyor. Fena bir gezi değildi. Ancak rivayetler doğru çıkar da devam filmi çekilirse, aynı geziye bir daha katılacağımı sanmıyorum. Wachowski'lerin bundan sonra ne çekeceklerini, güncel pop felsefeyi aksiyonla buluşturdukları Matrix'ten sonra didiklenmek için kışkırtan başka işler çıkarıp çıkarmayacaklarını kestirmek güç. Fakat ele aldıkları türleri teknik anlamda cesur tercihlerle perdeye taşımaya devam edecekleri kesin. Matrix, insanlık tarihinin en temel, en eski mitlerini konu alırken, bir taraftan da "Artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz" denilen bir dönemde teknik cüretkârlığıyla heyecan vesilesi olmayı başarmıştı. Hızlı Yarışçı ise en klasiğinden bir aile ve cesaret masalı anlatırken, görsel dokusuyla "Bu filmi daha önce görmedim," dedirtiyor. Wachowski'leri yeni yeni tanıyor sayılırız. Şimdilik, geleneklerle bugüne ait koşulları buluşturmanın peşinde gibi görünüyorlar.
Yayın tarihi: 22 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/22/pz/haber,E0933E1245E5449A85FD8452A89AC2D3.html
Tüm hakları saklıdır.