Yves Saint Laurent; 'kadınlara pantolon giydiren, bir haute couture defilesine ilk siyahi manken çıkaran, kadınlara giyebilecekleri en güzel giysinin aşk olduğunu söyleyen, onlara hayatını adamış bir adam, modanın en büyük isimlerinden biri, dahi...' gibi birçok cümleyle anlatıldı ve anlatılmaya da devam edilecek. Laurent'ı yakın zaman önce kaybettik. Ölümü sonrası hemen bir yazı yazmak istemedim. Yaşadığı saygın hayat, sanata bağlılığı, modaya getirdiği yeniliklerle hep hatırlanacak nadir ölümsüz insanlardan birine duyduğum saygıyı sunmayı ve belki de birçok insan tarafından onun bilinmeyen bazı yönlerini sizlerle paylaşmayı tercih ettim.
O BİR KAHRAMANDI
Bir televizyon kanalında onun, Fransa için bir kahraman niteliği taşıdığını söylemişlerdi. Ülkesi için bir kahraman olduğu kadar tüm dünya modası için de bir kahraman, bir efsane olarak kalacağı kesin. Modayla sanatı hep yan yana tutma isteği, insanı ve insanın değerini, tüm zorunlulukların, estetik ve güzellik kriterlerinin üstünde tutması; moda yaşamına Christian Dior'un asistanlığını yaparak başlayan Yves Saint Laurent'ı her zaman farklı bir moda tasarımcısı yaptı. O her şeyden önce özgürlüğü ve sevgiyi savunan bir adam oldu. 'Sizce en büyük kusurunuz ne?' diye sorulduğunda "Utangaçlığım" diye cevap verdi. Gerçekten çok utangaç bir insan olduğu belliydi. O devleşmiş, moda tarihini değiştiren adam diye nitelendirilen insanın, röportajlardaki veya podyuma çıktığı anki çekingenliği hep çok belirgindi. O işini yaparken cesur bir adamdı. Şimdi düşünüyorum da, bir moda tasarımcısının en fazla bir-iki efsaneleşmiş tasarımı vardır. Yves Saint Laurent'ın ise onlarca tasarımı hafızalara kazınmıştır, moda kitaplarındadır. 1965 yılında Hollandalı ressam Piet Mondrian'dan etkilenerek yaptığı koleksiyon hala günümüz modasını etkiler. 1966'da hazırladığı ilk 'smoking' koleksiyonu o yıllar için bir devrim niteliğindeydi. Şu anda giydiğimiz birçok ceket, pantolon ve elbisenin ilk denemelerini Yves Saint Laurent vizyonuna borçluyuz. Laurent'ın, modanın insanların yaşamında, anlayışlarında nasıl etkili olabileceğini, güçlü gelişimler getirebileceğini göstermeyi başardığı bir gerçektir. Modanın son ikonlarından, korkusuz, yıkıp kendi bildiğini inşaa eden korkusuz adam olarak nitelendiren Tom Ford bile, onun emekliliği sonrası ilk Yves Saint Laurent koleksiyonunu hazırlarken ne kadar çekindiğini, endişelendiğini herkese söylemişti. 'Böylesi bir karakterden sonra, onun adına bir şeyler yapmak hem gurur hem de korku verici' demişti... Televizyonda hep rahat ve kendinden emin konuşan Tom Ford'un bu konudaki çekingenliğini hâlâ hatırlarım.
UNUTULMAK İSTİYORUM
İyi bir hayat yaşamış, yaşadığı hayattan mutlu, yaşamını adadığı şeylerden memnun nadir şanslı insanlardan biriydi. 2000 yılında emekli olacağını ve son koleksiyonunu sunacağını belirttiğinde, "Şimdi ne yapmak istiyorsunuz?" diye sorulmuştu. Cevabı; "Aslında tamamen kaybolmak, unutmak ve unutulmak isterdim. Sonra keşke ömrüm yetseydi de geri gelip hala moda tasarımı yapmak istiyor muyum, onu görmek isterdim" olmuştu. İşte bu kadar yaptığı işe bağlı ve mütevazıydı. Yves Saint Laurent'ın daha birçok nesli etkileyeceğinden şüphem yok...
Yayın tarihi: 16 Haziran 2008, Pazartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/16/gny/hanif.html
Tüm hakları saklıdır.