New Model Army, Binboamania konserleri çerçevesinde İstanbul'da olacak.
Hayat gibi müziğimiz de çelişkilerle dolu
80'li yıllarda İngiliz müziğine damgasını vuran, Margaret Thatcher'ın amansız düşmanı, punk müziğin önemli grubu New Model Army, 27 Haziran akşamı İstanbul'da. Grubun şair lideri Justin Sullivan, New Model Army'nin çalkantılı yıllarını anlattı..
İLİŞKİLİ HABERLER
Hayat gibi müziğimiz de çelişkilerle dolu
-Sanırım medyayla konuşmayı pek sevmiyorsunuz?
-Evet, galiba böyle bir izlenim oluşmuş insanlarda. Ama işin aslı şu ki, ben herkesle konuşurum, insanları mesleklerine göre ayırmam.
-Yine de starların imajlarını parlatmak üzere işleyen popüler müzik yayıncılığından rahatsız olduğunuzu tahmin ediyorum.
-Orası öyle. Fakat bir yandan da popüler kültür söz konusu olduğunda durum hep böyle olmuştur ve hatta bu durumu doğal gördüğümü de söyleyebilirim. Bizi dinleyenler hep bir azınlık oldu. Çok ilginç bir azınlık. Beni bu insanlar ilgilendiriyor, popüler kültürle ise çok alakam yok. Mesela hiç televizyon izlemediğimi söyleyebilirim rahatlıkla.
-Bu ilginç azınlık hakkında ne düşünüyorsunuz?
-Seyirci kitlemiz çok değişiktir, biz bir nevi kült grubuz. Dünyanın dört bir yanında dinleyicilerimiz var. Onlarla tanışmak beni hep heyecanlandırmıştır. Müzisyenliği de zaten otostopçuluğa benzetirim. Ben ilkgençliğimde çok otostop yapardım. Bir araba yavaşlayınca içindeki kişinin fakir mi zengin mi, genç mi yaşlı mı, siyah mı beyaz mı olduğunu bilemezsiniz. Bu da otostopçuluğun güzelliğidir. Konser verip dünyayı gezerken aynı duygular içindeyim.
SICAK SOĞUK MESELESİ
-1986 yılında çıkan 51st State şarkınızda Margaret Thatcher yönetiminde Birleşik Krallık'ın adeta ABD'nin 51. eyaleti olduğunu söylediniz. O dönemki kadar heyecan yaratıyor mu müzikleriniz?
-Bizim kariyerimizde ilginç bir dönemsellik oluştu. Üç-dört yıl boyunca çok dinlendik, sonraki üç-dört yıl boyunca ise az dinlendik. Bunlara sıcak ve soğuk dönemler diye isim taktık. Mesela 80'li yıllarda 'çok sıcaktık', 90'larda ise 'soğuduk'. Şimdi, son üç yıl içinde yaratıcılık açısından çok iyi bir yerde olduğumuzu söylemek isterim. Çok sıcağız.
-90'larda niye soğudunuz ki peki?
-Sanırım biraz yönümüzü kaybettik. Bahsettiğiniz 51st State şarkısı çok tutmuştu ama 90'lı yıllarda yönümüzü kaybettiğimizi düşünüyorum. Son zamanlarda ise doğru yolu bulduk. Bunu sırf politik sebeplerle açıklamayı istemem. Yani 80'lerde insanlar Thatcher'a isyan etti, 90'larda bu isyan unutuldu şeklinde... Böyle görmüyorum. Yaşadığımız daha çok sanatsal bir yön kaybıydı. Ayrıca grup üyelerimiz değişti, yeni insanlar geldi. Bir grupta kimya çok önemlidir ve zor bir konudur. Şu anki kimyamızın mükemmel olduğunu söyleyebilirim.
-Uzun yıllar birlikte çalıştığınız davulcu Robert Heaton'ı kaybettiniz.
-Evet, dört yıl önce pankreas kanserine yenik düştü ve sevgili dostum Heaton'ı yitirdim. 1983 yılından beri birlikte çalışıyorduk, ilk albümümüz Vengeance'ta davullarda o vardı. 90'lı yıllar boyunca birlikte çalıştık, sonra fikirlerimizde, müzik anlayışlarımızda değişiklikler oldu... Ayrıca kanserle mücadele ediyordu. 1998'de gruptan ayrıldı, onun tavsiyesiyle Michael Dean grubun davulcusu oldu. Giderken Michael'a "Artık senin zamanın geldi," demişti. Michael onun yerine geçti.
TÜRKİYE'Yİ ÇOK SEVİYORUM
-Yaşınız ilerledikçe ölüm, şarkılarda daha çok yer tutuyor mu?
-Doğrusu ben şarkı sözlerimi kendim için, müziği ise hepimiz için yazdığımı düşünürüm. Beni Heaton'ın ölümü veya genel olarak ölüm fikri etkilemiştir, ama bunu çok abartmak da istemem.
-İnternette ücretsiz olarak albüm yayınlayan gruplar var. Sitenizde High albümünden bir şarkı ücretsiz olarak konulmuş.
-Evet bazı gruplar şarkılarını ücretsiz olarak internete koyuyor. Ama ben para karşılığı şarkı alınması modelinin de iyi işlediğini düşünüyorum. Bazı kişiler elbette ücretsiz şarkı istiyor, ama ben hâlâ iyi müziklere para verince iyi hissediyorum. iTunes'a girip şarkı başı 75 sent vermek o kadar da büyük sorun değil.
-90'lı yılların ortasında İstanbul'da bir konser vermiştiniz ve o dönemde Kürtlere yapılan muameleyi sahnede eleştirmiştiniz.
-O günlerde İstanbul'da bir bomba patlamıştı, insanlar öfkeliydi. İnsanları bu konuda gaza getirdiğimi hatırlıyorum ama siyasetle o kadar çok ilgilendiğimi de söyleyemem. Sadece Kürtlerin yaşadığı bölgeler de dahil olmak üzere Türkiye'yi çok sevdiğimi söyleyebilirim. Bir gün Kürtler kendilerine bir ülke kurar mı, bilemem, bu benim için o kadar önemli de değil. Tek diyeceğim, Türkiye'nin Ortadoğu ve Avrupa arasında ikiye bölünmüş bir toprak parçası olduğu. Bu bana çok ilginç geliyor. İki coğrafya arasında bölünmüş ve ikisi birden olabilmiş bir ülkesiniz. Ankara'da da konser vermiştik daha önce. İstanbul mu yoksa Ankara'yı mı daha çok sevdiğimi sorarsanız ise tam bir diplomat gibi cevap veririm: Bilmiyorum.
PUNK'U MADARA ETTİLER
-Punk müzik artık plak şirketleri tarafından kullanılan bir etikete mi dönüştü?
-Bence punk kavramının bir müzik türü gibi algılanması korkunç bir olaydır. 1970'lerin sonuyla 1980'lerde punk'ın çok farklı bir anlamı vardı. Punk bir tavırdı, hem sanatsal hem de genel olarak hayata karşı bir tavırdı. Ben punk'ı hâlâ da öyle algılarım. Diyelim parkta oturan bir adam vardır, ayağa kalkar bir şiir okumaya başlar. Bu her türlü gelenekselliğe karşı bir tavırdır. Ya da hiç de öyle müzik eğitimi almamış biri gitar çalar, akademiye gitmemiş biri resim yapmaya başlar. Kurumlar tarafından punk'ın bir etiket gibi, moda öğesi, müzik türü gibi kullanılması çok saçma. Bizim müziğimizi de punk olarak etiketlemeleri yanlış. Çünkü punk kökünde basit bir yaklaşımı içerir, çok komplike olmaya gelmez. Bizim müziğimiz ise yıllar içinde gittikçe karmaşıklaştı.
İLİŞKİLİ HABERLER
Hayat gibi müziğimiz de çelişkilerle dolu
Yayın tarihi: 14 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/14/ct/haber,FD06BECCF87542DDB93FE48281EF14D8.html
Tüm hakları saklıdır.