Uğur Işık, çello çalmaya başladıktan sonra bütün hayatının değiştiğini söylüyor.
Çello benim ben çelloyum
Çellonun duası, ezanın sesi, Alevi semahları, Afrika blues'u, ortaçağ baladları, Katolik ayinleri... Dinler-hissiyatlar, Uğur Işık ve onun çellosuyla bir araya gelmiş..
Albümün adı Cello Invocations (Kalan Müzik). Çello aracılığıyla tanrıya yalvarma, niyaz etme, ona sesini iletme olarak uzayıp giden tercümeler yapabilirsiniz. Hatta kelime hakkında Hinduizm'den Paganizm'e, Şamanizm'den İslamiyet'e kadar kültürel bir arka plan bile bulabilirsiniz. "Çello benim," diyen Uğur Işık; Kani Karaca ve Bekir Sıtkı Sezgin'in tavrıyla ezanı, ezanı ilk okuyan Bilal-i Habeşi'nin ruh kardeşi Gnawa yerlilerinin müziklerinin blues yorumunu, Alevi deyişlerini, ortaçağ baladlarını bir araya getirmiş, müzikler çello aracılığıyla hemhal olmuş. Tabii bu hemhal oluşa Ali Ekber Çiçek'ten Bach'a, Itri'den, Kuzey Afrika yerlilerine kadar katkıda bulunanlar da var. "Bütün müziklerin kökeninde dini müzik vardır," diyen ama aslında hissettiklerini dile döken Işık'la 'Her şeyin başı,' dediği mütevazılığa uygun bir röportaj yaptık.
BAROK ZAMANLAR
- Çağrı adlı parçadan başlamak istiyorum. İki ayrı çello çalınıyormuş gibi, tıpkı iki ayrı camide iki ayrı müezzinin ezan okuması gibi.
- Biri tiz diğeri pes perdeden. Biri Kani Karaca'yı, diğeri ise Bekir Sıtkı Sezgin'in tavrını ortaya koyuyor. Ezan değil Çağrı dedik, bir kere enstrümanla ezan olmaz. Tabii bir çağrı tavrı da var. İki ayrı ezan okuyuş tavrının da armonisi üzerine çalışıldı. Kani Karaca rahmetli olmadan önce çalışmayı çok istediğim biriydi, kısmet değilmiş. Çağrı'nın arkasından gelen Chalabati, Kuzey Afrika'daki kölelerin müziği. Bu şarkıları söyleyenler Bilal'in, yani ezanı ilk okuyan kişinin ruhsal kardeşi seçilmişler. Afrika müzikleriyle ilahilerin karışımı. Gnawa yaşadıkları yer ve aynı zamanda Gnawa'nın Afrika müziği içerisinde özel bir yeri var. Guembri diye ağaç gövdesinden, keçi postuyla kaplı bir saz kullanılıyor icra sırasında. Ben nasıl çalındığını görmedim, özel bir stille çalınacağını hissetim ve daha sonra Gnawa'lıların da aynı stille çaldıklarını gördüm. Bu, bir hissiyata ilişkin bir durum. İnsanların yanlış anladığı şey, dinsel müzik deyince soğuk bir tarzdan bahsedildiğinin sanılması.
- Belki çello sesine alışık olmadığımızdandır.
- Olabilir. Ama ben Batı sazlarıyla Anadolu müziği yapayım demedim. Çello çalmayı seviyorum, sazları Batı ya da Doğu diye ayırmak da mümkün değil.
- Çağrı'da çağrışım var tabii, akıp giden bir sistem de hissediliyor.
- Çağrışım doğru. Kayıt sistemi de ona göre şekillendi. Kayıtta nefes seslerini dahi duyabilirsiniz. Çello bir araç, çello aslında benim nefesim. Ben hissetiklerimi çello aracılığıyla ortaya döktüm.
- Gnawa yerlilerinin Chalabati'sinden sonra Alevi semahı var.
- Ey Şahin Bakışlım ve Yine Dertli Dertli albümün en enerjik iki parçası. Alevi müziklerindeki enerjiden çok etkilendim.
- Özgün, daha doğrusu Alevi semahına göre çalınış biçimlerini de dinlediniz mi?
- Tabii ki. Müziğin köküne inmeyi severim. Bence bütün müziklerin kökü dini müziklerdir. Bach dini müzik, Ray Charles dini müzik, hatta Elvis Presley. Kökünü biraz kazıyın Gospel'i bulursunuz. Mesela ilk albümde La Rosa adlı bir parçayı çaldım. Bir Yahudi ilahisi ama Gül'le bülbülün aşkını anlatır. Yani bizim Tasavvuf'tan bildiğimiz tema, o şarkıda tekrarlanıyor. O parça popçular sayesinde gündelik hayata girdi ama o şarkıya yalnızca dini müziğin parçası olarak bakamazsınız.
- Ey Şahin Bakışlım'ı mesela Arif Sağ ya da Sabahat Akkiraz'dan dinlerseniz bağlamayı duyarsınız, semah ön plandadır. Burada semah arkada duruyor.
- Ey Şahin Bakışlım'da öyle ama Yine Dertli Dertli'de semah daha öndedir. Bir kere iki semahı da birbirinden ayırmak için farklı tavır ortaya koydum. Benim hissetiğim tarz bu. Bir de El Vurup Yaremi İncitme Tabib'den bahsetmek lazım. Rahmetli Ali Ekber Çiçek ölmeden bir hafta önce konsere çıkmak istedi. Bir hafta sonra öleceğini biliyordu ama çıktığı konserde bu deyişi okudu. Ben o deyişi orijinal yapısından ağıta çevirdim. Bir saygı duruşu gibiydi. Ayrıca albümün içinde iki tane barok var. Biri İtalyan Katolik (Lamento di Tristano), diğeri İspanyol Katolik (O Virgo Splendens).
- Düzenlemeyi yapan Vlademir Ivanoff, Ortaçağ müziğini çok iyi biliyor olmalı.
- Ivanoff düzenlemeleri yolladıktan sonra ben de icra ettiğim şekli gönderdim, tabii biraz da içine Anadolu müziğini kattım. Aynı dönemdeki Anadolu'yla aynı dönemdeki İtalya'nın benzer havalar taşıyacağını hissetim ve Ivanoff da yaptığım işi beğendi.
- Karnaval havası yansımış şarkıya.
- Kesinlikle. Onu öne çıkarmaya çalışmıştım zaten.
- Karnaval, iktidara karşı gizli muhalefet, inanca ilişkin ritüellerin iç içe geçtiği bir alandır da.
- Böyle anlaşılması çok güzel çünkü, belirli temalar, ifade edilmek istenen his benim için çok önemliydi. "Albüm satmaz, halk anlamaz," dediler. Tamam ticari bir albüm değil, dinlenmesi biraz sabır istiyor. Daha da önemlisi dinleyicinin yorumuna açık bir yapıt sunduğumu düşünüyorum. "Dinleyip kendiniz yorumlayın," demek bana doğru geliyor.
Yayın tarihi: 14 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/14/ct/haber,7F0D16FF57DD4931877F23C5DEAC2789.html
Tüm hakları saklıdır.