- Albümün Bayram Tekbiri ile başlamasının bir özelliği var mı?
- Bizim müziğimizin temeli diyebilirim. Beş tane notayla mükemmel bir eser çıkıyor. Öyle ki, bütün iyi müzikler basit ve tekrara dayanır diyebilirim. Bu albümün de tekrar edildikçe insanı içine alan bir yapısı var. Bayram Tekbiri mesela, bir kere dinleyin merak uyandırır, ikinci dinleyişte kendinizi kaptırmaya başlarsınız.
- Bütün müziklerin kökeninde din olduğunu söylediniz. İddia şu ki; hangi dine mensup olursanız olun o coğrafyadaki müziklerin hepsi insanların bir araya gelmesi, deyim yerindeyse 'hemhal' olmasıyla ilgilidir. Sizin söylediğiniz de bu sanırım. Müzikle hemhal olma hali.
- Bizim müziğimizin özü hâlâ 'meşk'tir. Usul olarak meşk kulanılmazsa bile müziği görerek, tekrarlayarak öğrenirsiniz. Ali Ufki zamanının kayıtlarına ulaşamazsınız ama onun dönemindeki müzikle Barok döneminin müziğini karşılaştırabilirsiniz. Bu da hissederek, görerek, tekrar ederek anlaşılacak bir şey. Zaten oradan da bu coğrafyadaki ayinlere, Bach'a ulaşırsınız ki bu müziklerin ortak bir özü olduğunun da örneğidir bu. Yine, Tekbir'in içinde Segah Salavat kullandım. İnsan sesi duyarsınız ama enstrümanı da insan sesi gibi kullanmak istedim. Oradaki tavır, müzikle insan ruhunun iç içe geçtiğini göstermek. Albümün ana fikir de bu; çellonun dua etmesi. Çello bir enstrüman olmaktan çıkıyor, bir ruh kazanıyor. İnsanlar onun dili oluyor.
- Bach, dinsel müzik, Anadolu müziği kelimelerini yan yana kullandınız. Hayko Cepkin bir rockçı, son albümünde (Tanışma Bitti) bu hattan ilerleyip Anadolu folka çıkmıştı.
- Hiç dinlemedim ama hissiyat dediğimiz de bu olmalı. Bu coğrafyanın, müziğin zenginliği. Benimki sadece kendimi
Yayın tarihi: 14 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/14/ct/haber,287AE10035E7492FBB16057FB6BC777D.html
Tüm hakları saklıdır.