Aman! Bizimle başa çıkamayan erkeklerin yeni bahanesi Rus kadınları. Rus kadınları da, Rus kadınları... Şöyle iyiler, böyle güzeller, bacakları uzun, fıstık gibiler... Biz de Türk lokumuyuz canııım. Fazla mı tatlı geliyoruz yoksa? Az sonra şurada baygınlık geçireceğim. Topunu Rus kadınları götürsün inşallah! Büyük Ayşe (Arman) de, sağolsun hadiseye tuz biber ekti geçen hafta. En sevdiğim yazarlardan Frederick Beigbeder'le röportaj yapmış. (Röportajın tamamı Hürrriyet'in 60. yıl özel sayısında vardı ve nefisti!). Beigberder 'Pardon Nasıl Yardımcı Olabilirim' adlı kitabında günümüzün güzellik takıntısını ve Rus kadınları anlatıyor.
Elbet ocağımıza düşerler... Ayşe Arman da soruyor; "Nedir bu kadınların farkı?" Beigbeder'den cevap; "Erkeği mutlu etme konusunda uzmanlar." Valla biz kadınları mutlu etme konusunda uzman bir erkek grubu varsa; çerçeveletip asmak, onlara gözümüz gibi bakmak istiyoruz. Da nerdeee? Ayşe'nin röportajından sonra yine gündemimize düştü Rus ablaları. Arkadaşlarla dışarı çıkıyoruz, iki lokma yemek burnumuzdan geliyor. Erkeklerle kadın-erkek muhabbetine girilmez oldu. İlle de sonu kavga! Kaptan-ı derya çok bilmiş paşalar, gerine gerine Rus kadınlarını anlatıp duruyorlar. Ocağımıza düşerler elbet! Neyse Rus kadınlarından gına gelmiş pek kıymetli okur. Geçen gün bir toplantıdayım. 'Sex and the City', yalnız kadınlar fİlan derken masanın erkeği ayaklandı. Sanırsınız konferans verecek. Elini en yakın yüksekliğe dayadı ve başladı ders vermeye: "Bakın! Sizin Rus kadınlarından öğreneceğiniz çok şey var!" Yapma ya, senin de Türk kadınlarından öğreneceğin çok şey var. Az sonra topluca canına okuyacağız! Biz dört kadın boş boş bakıyoruz yüzüne; "Eee?" Devam ediyor: "Bir kere güzeller!" "E biz de güzeliz maşallah!" "O nu geç, yatakta çok iyiler." "Sanki hepimizi denedin, tövbee! Eee?" "İşin aslı erkeğe kendini çok iyi hissettiriyorlar. Siz bilmiş bilmiş konuşmaya devam edin. Onlar süper aptalı oynuyorlar. Hizmette kusur etmiyorlar. Dırdır yok! Kendini, dünyanın en müthiş erkeği gibi hissediyorsun."
İş ve para var ama sabır yok! Durur muyum, benden tez cevap: "İyi de sonra da güçlü ve başarılı kadını seksi buluyor, onları arzuluyorsunuz. Bu ne iş?" "Tamam onları arzuluyoruz ama ilişkiyi yürütemiyoruz çünkü akıllı kadınlarla tartışmaya girince mutlaka kaybediyoruz ve biz yenilmekten nefret ediyoruz." Orada çaktırmadım, sonuna kadar bizi savundum ama adam kısmen haklı. Kısmen! Biz şehirli kadınlar düzeni bozduk, kafayı duvara tosladık işte! "Bizim de işimiz var, paramız var. Biz de güçlüyüz, eşit şartlar isteriz" dedik. Sabrı, tahammülü kaybettik. Sonunda erkekleri de kaybediyoruz. Neden? Çünkü güçlü, çalışan, akıllı kadın seven erkek hâlâ çok az! Ya öylesini yakaladınız mı bırakmayın ya da aptal ayağına yatıp ne dese, 'Sen en doğruyu bilirsin aşkım' çekin. Olmadı mı? O zaman kız arkadaşlarınızla uzuuun zamanlar geçirmeye hazırlıklı olun. Durum bu mudur? Budur! Maalesef! En iyisi ben Serdar Ortaç'ın yeni albümünden bir şarkıyla yazımı bitireyim: Hayaaat bizi nedeeeen yoruyosuuun! Madem çok günaaah, oyunu sen bozuyosuuun!
Yayın tarihi: 11 Haziran 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/11/gny/haber,82B2A9F94DCD461982CDF05093E9132F.html
Tüm hakları saklıdır.