kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 7 Haziran 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC

Başarısız olsaydım çok daha az yorulurdum

İPEK DURKAL - GÜNAYDIN
Bir buçuk yıl üzerinde çalıştığı ve toplam 16 şarkının yer aldığı onuncu albümü 'Nefes' geçen hafta dinleyiciyle buluşan Serdar Ortaç: Sürekli zirvede olan birinin orada kalabilme yorgunluğu oraya çıkabilme mücadelesinin yorgunluğundan çok daha büyük..
Serdar Ortaç son albümü 'Mesafe'den iki yıl sonra 'Nefes' adını verdiği yeni albümü ile müzik dünyasına nefes aldırmayı planlıyor. Üzerinde bir buçuk yıl çalıştığı ve aşırı titizlendiği için çok yorulduğu 16 şarkılık albümü ile yine çok iddialı olan sanatçı, "Albüme girmesi kesinleşen 30 şarkı vardı. 16'ya düşürdük çünkü bir CD'nin toplam dakikası 80. Teknoloji bana 120 dakikalık CD verse onu da doldururdum" diyor.

* 'Dansöz' şarkınız önceki yıla damgasını vurdu. Albüm de çok sattı ama ödüller hep rakiplerinize gitti. Ne hissettiniz?
Ben bildiğimi ve iyiyi yapıp, dinleyicilere ulaştırmaya çalışıyorum. Ondan sonra ödül ya da ödülsüzlüğe hiç takılmıyorum. Şarkılarımın geniş kitlelere yayılması da Allah'ın verdiği yetenekten kaynaklanıyor. O yeteneğin üzerine gitmek, parlatmak, cilalamak çok çalışmak gerekiyor. Hayat sıralamasında kendine bir plan yapmak önemli. Önceliğin iş mi, aşk mı, para mı bilmek lazım.

* Sizin sıralamanız nasıl?
Ben de bir iş, iki aş, üç aile...

* Aşk yok mu ilk üçte?
Sıralamaya bile girmiyor benim hayatımda...

* Dışarıdan pek öyle görünmüyor ama çünkü bütün güzel kadınlar sizin etrafınızda...
Yaşadığım çevre bana böyle bir ortam vermiş. Güzel kadınlarla gezmenin bir sakıncası yok. Ama onlarla aşk yaşayıp, hatta evlilik düşünmek birbirinden çok ayrı şeyler. Bir kadının öncelikle kendisine saygı duyulmasını sağlaması gerekir. O saygı gelirse peşinden aşk da gelir.

AŞK BASİT BİR TİYATRO


* Bir kadına saygı duyma kriteriniz nedir?
Benim bir kadına saygı duymam için onun edebiyle yaşaması gerekir. Öyle yaşayan bir kadın benim karım, eşim, çocuğumun annesi olabilir. Öyle bir kadının çıkması da zaman alıyor tabii ki. Duruşu olmalı kadının. O duruşa tav olmalıyım. O olmadan aşk basit bir tiyatro oyunu gibi. İki perde, üç perde sonra kapanıyor sahne.

* En uzun ilişkiniz ne kadar sürdü?
Hatırlamıyorum bile, çok eski. Bir sene sürmüştü galiba.

* Özel biri yok mu şimdi hayatınızda?
Yok, ben hiç oralarda değilim şu anda. O kapıları daha açmadım.

* Planlayarak olabilir mi böyle bir şey? Yani aşık olsanız durdurabilir misiniz kendinizi?
Mantıklı yaşayan her insan bunu yapabilir.

* Kime yazılıyor o zaman bu şarkılar?
Şarkı yazarının birine şarkı yazması mümkün değil. Şarkı yazarı egoisttir. Kendinden başka kimseyi düşünmez. Karşısına kendini koyar ve ona bir şeyler yazar. 'İlham geldi, aşık oldum da yazdım' diye bir şey yok. En azından bende biri için yazılmış hiç şarkı yok.

* Daha önce vokalistinizle düet yapıyor ya da başka sanatçıların albümlerine sesinizi veriyordunuz ama ilk kez kendi albümünüzde düet yapmışsınız...
Bütün dünyada düet son iki senedir çok yoğun. Bir albümde 16 şarkı varsa sürekli aynı solistin sesini dinletip sıkmamak için araya ufak renkler alıyoruz. Düet yaptığım isimlerden biri Hadise, diğeri Türkiye'nin ilk kadın rap şarkıcısı Sultana. Albüm kıtalararası bir çalışma oldu. Beş ayrı aranjör, dört ayrı sound mühendisi ile çalıştık.

* Yabancı müzik adamları ile de çalışmışsınız...
Arnavutluk'tan bir müzisyen, Londra'dan çok başarılı aranjörle çalıştım. Çünkü hep araştırıyorum. Beğendiğim müzikleri yapanları buluyorum. Onlara yılmadan yüzlerce e-mail yazıyorum ve "Türkiye'de böyle işler yapıyorum. Benimle çalışmak ister misiniz?" diye soruyorum. 100 e-mail'den dokuz tanesine cevap gelse yetiyor bana. İşte Londra'ya yazdım, Mushtag Omar gibi büyük bir yetenek ile tanıştım.

* Peki çok masraflı olmuyor mu böyle bir çalışma?
E tabii, albümün geneline ba karsak 500 bin dolar harcamışım. Ben bu albümün parasını çıkarabilmek için yüzlerce sahne programı yaptım. Pirinç taneleri kaynadı pilav oldu ama ben de bayağı bir dağıldım. Bir yandan yeni ev, diğer yandan şarkılar, o kadar yorulmuşum ki 'huzursuz bacak sendromu' diye bir durumum çıktı ortaya. Uyutmuyor da yürütmüyor da... 'Kronik yorgunluk ve stres yüzünden' dedi doktor...

YETENEĞİMİ KULLANIRIM


* Geçmişteki gibi, bu paranın satış olarak geri dönüşünün olması mümkün görünmüyor, değil mi?
Umurumda değil! Önemli olan benim bu işi içime sindirmem. Bir şey yatırmadan bir şey almak yok! Albüme girmesi kesinleşen 30 şarkı vardı. Biz 16'ya düşürdük çünkü bir CD'nin toplam dakikası 80. Teknoloji bana 120 dakika CD verse onu da doldururdum. Benim bir sonraki albümüme şarkı saklama durumum yok. Şarkımı hemen duyurmam lazım. Böyle bir yeteneğim varsa bunu sonuna kadar kullanmak gerekir. Yarın ne olacağımız belli değil. Gitmeden önce ne kadar mal bırakırsan o kadar iyi.

* Sahneye çıktığınız kulüpte içinde jakuzi bile olan özel kulisiniz olduğu konuşuldu. Gerçekten bu kadar lüks mü yaşıyorsunuz?
Hayır tabii ki. Benim kulisim normal bir odaydı. Seviliyor bu tür haberler. Türkiye'ye gelip süt banyosu isteyen sanatçıların istek listesi yayınlanıyor ama bırak süt banyosunu, adam çeşmede bile yıkanamamıştır! Benim tek isteğim var sahne öncesi, o da huzur...

* Evet, sanki herkes sizi mutlu etmeye çalışıyormuş gibi bir izlenim bırakıyorsunuz...
Tam aksi, ben çevremdekileri mutlu etmek için var gücümle çalışırım. Onlar mutlu ve huzurlu olunca ben de kendimi çok iyi hissediyorum. Şimdi bana deseniz ki, "Sana bir kız veriyorum. Çok seveceksin, evlenip çocuk yapacaksın. Bir de dört-beş tane kafa dengi arkadaş veriyorum. Ömür boyu bunlarla yaşayacaksın..." İnanın tercih ederim. Çünkü kendi vücudumu daha ne kadar mutlu edebilirim ki...

* Edemez misiniz?
Zaten edeceğim kadar mutlu etmişim kendimi bu yaşa kadar. Aldığın hazzın seviyesi belli. Daha önce yaşamış tatmışsın. Bunun üzerine bir hazza daha gerek yok. 4 masaj, 5 jakuzi, 12 uyku, 25 seks, bitti! Vücudun mutluluğu bu kadar. Beynimi ne kadar mutlu edebilirim, insanların gülücükleri ve huzuruyla! Bu psikoloji seni mutlu ederse ne bacağında ağrı ne de başka yerinde başka rahatsızlık oluyor...

ŞİMDİ DUVARLARIM KALIN

* Hep böyle miydiniz?
Uzun zamandır böyleyim. Ama şöhretimin ilk seneleri çok fenaydı, katlanılır gibi değildi. Şimdiki halim sağlam, sert, güzel, duvarları kalın.

* Bu duvarlar sizi koruyor mu?
Tabii, çok popüler bir iş yapıyorsun hem de o işi çok iyi yapıyorsun. Bu kanıtlanmış artık; mütevazı olmaya gerek yok. Hayatım borsa gibi de değil, bir gün çıksın bir gün insin. Allah kahretsin ki inmedi. İnseydi keşke de biraz zorlasaydı beni. Eğer başarısız bir grafik çizseydi bu yaşantı, onun mücadelesi daha az yorardı insanı.

* Neden?
Çünkü yokuşu hızlı tırmanıp o zirvede kalabilen biriysen, orada kalabilme yorgunluğu, mücadele yorgunluğundan çok daha büyük. Düşünsenize, adam tepede ve düşmeyeyim diye üç buçuk atıyor. 30'lu yaşların başında güzel geldi meslek, seviliyorum, oh başarılıyım, para da kazanıyorum. Ama şimdi 38'im. 45'imde elime gitar alıp oturarak şarkı söylemek istemiyorum. Michael Jackson dünyanın starıydı, 35'in de bıraktı. Boy George Kapadokya'ya gelip playback yaptı. Bense 38 yaşında hâlâ dimdik, hâlâ giydiği kıyafeti, yaptığı saçı yakıştıran, hâlâ sahnenin enerjik çocuğuyum. Çok büyük şans. Her şeyden önce yaş artık starlık yaşı değil ama şükürler olsun Allah'a.

* 45 yaşınızda kendiniz için planladığınız fotoğraf ne?
Bir an boşluğa düştüm, fark ettim ki hiçbir plan yapmamışım...
Haberin fotoğrafları