Kızlarıma söz geçiremiyorum
İLİŞKİLİ HABERLER
Kızlarıma söz geçiremiyorum
Türküz, doğruyuz, çalışkanız ama duygularımızı anlatmaktan korkarız. Baba oğlunun kafasını okşamaz, anne kızının kendine açılmasından korku duyar. Ve duyguları, düşe kalka tanır çocuklar... Oysa "Sevdiğinizi söylemezseniz, sevmek derdi sizi boğacaktır," dememiş midir Süleyman Çelebi? "Sevmek derdi bizi boğuyor. Gösteremediğimiz sevgiyi, öfkeyle çıkarıyoruz," diyor, Türklerin cinsel hayatıyla ilgili araştırmalar yapan, makaleler yazan ürolog Prof. Dr. Halim Hattat. Ve bütün aile söylediklerine katılıyor. Halim Hattat, 45 senelik aşkı, göz doktoru Prof. Neşe Hattat'la birlikte anlattı: "50 yaş sonrası seks daha keyifli!" dediler. Üstelik yanlarında yarım yüzyıllık aşklarının iki meyvesi (Ece ve İrem) de vardı. Her ne kadar modern bir annebaba görünümü çizseler de söz konusu kızlar olduğunda muhafazakârlaştıklarını fark ettim. Neşe Hattat, "Ancak evlenilecek adamla birlikte olunur, diğer türlüsüne karşıyım," derken baba, "Aile babası olacak damadı gözünden tanırım," diye konuşuyordu. Hattat'lar modern burjuva Türk ailesinin küçük bir modeli olabilir mi? Yaşanan kuşak çatışması bu kadar güzel anlatılabilir mi? Cinsellik böyle cesaretle, açık yüreklilikle konuşulabilir mi? Her yaşta sevişmenin tadına varmış, sevginin içini ortak hayal ve hedeflerle doldurmuş, 60'lı yaşların keyfini artık yeni açacakları poliklinikle sürmeye hazırlanan Neşe ve Halim Hattat, duygularına sansür koymadan anlattı. İrem ve Ece Hattat'ın müdahalelerine de bayıldım. Kutup'a poz verirken de aralarından biri zaten ağzından kaçırıverdi: "Bizdeki kuşak değil, karizma çatışması!" Her şeye rağmen ikimiz
HALİM HATTAT
50'sinden sonra spontan birliktelik önem taşıyor. Bir odada, beraber olmaktan bahsetmiyorum. Sıcak davranışlar, temaslar, dokunmalar, sevgi ifadeleri cinsellikte çok önemli. Cinselliğin ömrü uzattığını biliyor muydunuz?
Birlikteliğimizde ne menopozun ne de andropozun pek farkına varamadık.
Aile babası olacak tipi görür görmez anlarım. Şimdiki kuşak evleniyor, bir süre sonra çocuğu bakıcıya verip ayrılıyorlar. Öyle trajik bir şey başladı evliliklerde. Çekinceleri ne olursa olsun çekirdek aile kavramını ve sorumluluğunu taşıyamıyorlar.
Erkekler dostluğu, arkadaşlığı değerlendirmeden, "Bu kızı, kokusunu çok beğendim," deyip, "Hemen onunla birlikte olayım," diye düşünüyor.
NEŞE HATTAT
Halim çabuk öfkelenir. Tülbent kuruyuncaya kadar öfkesi geçer.
Kızlarım hiçbir tavsiyeme uymuyor.
Karar verdik; birimiz kızdığında diğerimiz susacaktı. Bu hâlâ böyle devam eder.
Evlilikte mutlu bir cinsel beraberlik yoksa, iki dost gibi aynı evde yaşanıyorsa, bu artık evlilik değildir.
Evliliğin aşamalarında eğer bir adım geri çekilmesi gerekiyorsa, bunu kadın yapmalı!
ECE HATTAT
Bizim ailede herkesin bireyselliği kuvvetlidir. Öfke patlamaları olur, bir saat sonra barışırız Aşırı duygusalız. Şikâyetçi değilim.
Annemle babam evlilik öncesi ilişkiye karşı değiller ama, bu birlikteliğin evlilikle noktalanması şartıyla!
İREM HATTAT
Türkiye için yaptığımız araştırma Avrupa birinciliği aldı. Hâlâ Türk erkekleri penis boyu konusunda takıntılı. İnternetteki, güvenilirliği olmayan bütün yöntemleri deniyorlar!
Doktor bir çift vardı. 12 yıllık evliler. "Çocuğumuz olmuyor," diye babama geldiler. Meğer hiç cinsellik yaşamamışlar!
Hâlâ utangaçlık var. Kültür seviyesi düşük kesimde olsa anlamak mümkün. Ama beni şaşırtan üniversite mezunu, kariyer sahibi olan insanlarda da bunun yaşanması!
- İki hırslı doktorun evliliği nasıl olur?
- H.H: Neşe çok çalışkan bir öğrenciydi. Yıl 1964, İ.Ü Tıp Fakültesi. 07.30'da Meliha Terzioğlu'nun dersine girerdik, yer bulunmazdı oturmak için. Erken gidip, arkadaşlarım için de yer ayırmıştım. Neşe geldi, tanışmıyoruz. "Oturabilir miyim?" dedi. "Arkadaşlarıma ait," dedim. O da arkadaşlara yer ayırmanın doğru olmadığını söyledi. Ben de "O yerler arkadaşlarıma ait, ama isterseniz benim yerime oturun," dedim. Oturmaz diye düşünüyordum. "Peki o zaman," dedi. Herkes bize bakıyor.
- N.H: "İstiyorsanız ben kalkayım siz oturun," deyince, 500 kişi bizi izlemeye başladı. Tartışma uzamasın istedim. Onun yerine oturdum.
- H.H: Oturduktan sonra baktım, notlarımı karıştırıyor. Esaslı, hoş bir kız. "Halim," dedim, "sen deli misin, yetiş kızın yanına otur," dedim. O zamandan bu yana yan yanayız. Ama patron Neşe'dir. Tuluhan enteresan bir şey bu. Bizim Neşe ile üniversitedeki grubumuzdan birçok çift oluştu zamanla. Onlardan üç-dört çift devam ediyoruz.
- Onların birçoğu koptu mu?
- H.H: Koptu, evet. İkinci yıldan itibaren yanak yanağa dolaşmaktan gkına geldi. Böyle bir devamlılık olamıyor.
- Kaç çift vardı, kaç çift ayrıldı şu an?
- H.H: Arkadaşlığa başlayan çiftlerden 20 kişi isek 8-10 kişi vardı çift olarak devam eden, şu an üç çift kaldık. İkimiz de yurtta kalıyorduk. Yedi yıl boyunca, "Fakülte sonuna kadar arkadaş olarak kalacağım," diye ailesine söz verdim.
- N.H: Son sene nikâhlandık ama düğünümüz olmadı. Resmen karı-kocayız, ikimiz de yurttan ayrılacağız ama TUS'a hazırlanıyoruz. Ev tuttuk, Halim arkadaşının evinde kalıyor, bende kalmıyor.
- Niye?
- N.H: Çünkü düğün yapılmamıştı.
- H.H: O dönemin terbiyesi, gelenek ve görenekler. Arkadaşların yanında bile el ele dolaşmazdık o zaman.
- Ece H: Bence beraberliklerindeki en önemli neden amaçlarının bitmemesi. Amaçlar devam etti. TUS'u kazandılar, sonra birlikte asistan oldular, doçent oldular, birlikte profesör oldular. Birlikte ilk arabalarını aldılar...
- H.H: Murat 124. Bej rengi.
- Ece H: Yani sıfırdan başlayıp birlikte bir hayat kuruyorlar, sonra bizi yapıyorlar. Hayalleri bitmiyor. Hattat Hastanesi'ni kurmaya karar veriyorlar. Kendi imkânlarıyla Levent'te bir villayı alıp hastane haline getiriyorlar. Şimdi hastane rahatladı derken, karşı villayı alıp orayı da poliklinik yapmayı düşünüyorlar. Tam benim 'aktif yaşlanma' dediğim şey. Yani amaç var sürekli. Bitmiyor.
- H.H: Benim, senin yoktur. Kazandığım ne ise, olduğu gibi cebimden çıkarır bırakırım eve, Neşe organize eder. İlk çamaşır makinesini klinikte nöbet tutarak aldık. Acilden gelen nöbetteki paraları biriktirmiştim. 2300 liraya merdaneli çamaşır makinesi almıştık.
İLİŞKİLİ HABERLER
Kızlarıma söz geçiremiyorum
Yayın tarihi: 7 Haziran 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/07/ct/haber,2867432066B947F19A280656B6DEED34.html
Tüm hakları saklıdır.