Che'yi hiç böyle görmedik

Ernesto Guevara annesinin önünde durmuş, ciddi bir suratla yere bakıyor. Henüz bir yaşında. İnci kolye takmış annesi, oğlunu mutlulukla izliyor. Bir kaç ay sonra, Ernesto bu sefer papyon takmış babasının kucağında... Bunlar, beş çocuklu bir ailenin en büyük oğlu olarak 1928'de, Arjantin'in Rosario şehrinde doğan Ernesto Guevara'nın daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış fotoğraflarından yalnızca birkaçı. Günlükleri, öyküleri ve mektuplarının çarpıcı bir derlemesinden oluşan ve Everest Yayınları'ndan çıkan Bellekteki Che, sözleri, eylemleri ve Alberto Korda'nın çektiği ünlü yıldızlı şapkalı fotoğrafıyla kültürümüzün ta içine işlemiş bir figürü bize fotoğraf kareleriyle yeniden anlatıyor. 1951'de çekilmiş öğrencilik fotoğrafında Che, dünyayı ele geçirmeye hazır bir romantik şair gibi. Onu parmaklıklarla çevrelenmiş bir balkonda uzanmış, gökyüzünü izlerken de görüyoruz. Kürek çekiyor, bisikletiyle geziyor, bir köprüdeki kamyonetin önünde durmuş, poz veriyor... Defterine karaladığı: "Artık gece iyice inmişken son yokuşu da çıkıyorum ve kendimi, kentin bitkinliğini anlatmak için, o muhteşem Salta şehriyle karşı karşıya buluyorum," sözlerini okurken, elinde kalem defter, sırtında çanta dünyayı dolanan pek çok maceracı gibi onu da kendimize yakın hissediyoruz.

MACERACI BİR RUH
Havaalanları, vadiler, motorsiklet üzerinde yolculuklar, tırmanışlar... Kitap bize Che Guevara'yı hep genç ve kült kılan özelliğinin, onun hiç durmadan yaşanmış hayatı olduğunu gösteriyor. İlginç biçimde fotoğraflar bize yerinde duramayan bir adamın yolculuklarını ve tutkulu hayatını anlatıyor. Sayfaları çevirdikçe, yine bir fotoğrafla, Vallegrande hastanesinde katilleri tarafından basına sergilendiği görsel anla noktalanan hayatın heyecanına, okurlar olarak biz de dahil olmaya çalışıyoruz. Ama elbette, elimizden geldiğince...