Hala şaşkınım. Ülkemizin geçen yılki susuz yaz sırasında bile uzak kaldığı Kyoto Protokolü'nü sessiz sedasız imzalaması, beni şok etti. Çünkü bugüne kadar hep, Kyoto'nun getireceği mali yükümlülüklerin ülkemizi zorlayacağı söyleniyordu yetkili ağızlar tarafından... Hatta, ABD bile aynı nedenden ötürü hala imzalamış değil Kyoto Protokolü'nü. İmzayı attık. Allah'a şükürler olsun; 2012'ye kadar önlem almaktan muafız. Peki ya sonra? Kyoto Kriterleri'ni yerine getirebilecek miyiz? Ürettiğimiz karbondioksit oranını, tükettiğimiz karbon bazlı yakıtlara eşitleyebilecek miyiz? Acaba devlet, sevgili vergilerinden feragat edip Toyota'nın, Honda'nın hibrid otomobilleri üzerindeki ağırlığı kaldırıp, bu otomobilleri kullanmamızı teşvik edebilecek mi? Polisler 'Ehliyet, ruhsat, hadi güle güle' alışkanlığından vazgeçip, kamyonların ve otomobillerin çevreye saldığı karbondioksit oranını kontrol edebilecek mi? Avrupa normlarına uymayan karbon emisyon oranlarına sahip Çin otomobillerinin ülkemize girişi engellenebilecek mi? Amacına aykırı çalışan ve sera gazı yayan sektörlere yapılan mali teşvikler, ekonomik yardımlar kaldırılabilecek mi? Liste uzun... Ben umutlu değilim. Sigara yasağını bile ikiye böldük, eğdik ve saçmalaştırdık. Köşe yazılarında ihbar edilen yerlere bile ceza veremedik. Biz mi kalkıp karbondioksit emisyonlarını filan kontrol edeceğiz? Şu an sinirden nefeslerim sıklaştı, atmosfere biraz daha fazla karbondioksit saldım...
Yayın tarihi: 5 Haziran 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/05/gny/haber,ED9ECBF155084770A80406D3783AA8C9.html
Tüm hakları saklıdır.