Ele verir takımı, kendi yutar salkımı!

Eşi başörtülü diye otele alınmadı...
Türk diye otelde içki verilmedi...
Başörtülü anne nizamiyeden sokulmadı...
Taytlı diye dayak yediler...
Başörtülü öğrenci yine üniversiteye giremedi...
Gay ve lezbiyen derneği kapatıldı...
"Her Türk asker doğar" diyen iddianame ile yargılanıyor...
Madem ki Ermenisin ölmelisin, dediler...
Güneydoğu'da, asker diye ev kirasına özel zam yapıldı...
İlçedeki Kürt vatandaşlar terke zorlandı...
Bildiri dağıtanlara linç girişimi...

Lakin
"Milli Takım"...
Başı çok örtülü, başı az örtülü, başı tamamen açık, kimi uzun kimi kolsuz giymiş de birbirinin omzuna dokunarak, birbirine el vererek buluşmuş "analar"ın...
Malatyalı, İzmirli, Bursalı, Kıbrıslı Londralı, Giresunlu, Berlinli, Hopalı, Fatihli, Samsunlu, Zonguldaklı, Şanlıurfalı, Adanalı, Sakaryalı, Hataylı, Fransalı, Iğdırlı, Ankaralı, Antalyalı, Riolu, İzmitli, Tokatlı, Trabzonlu, İnegöllü çocuklarından oluşur.

Futbolu (bazen veya genellikle bile değil) her zaman daha geri, daha milliyetçi, daha şoven, daha ırkçı, daha lümpen, daha saldırgan, daha bölücü, daha faşizan, daya uyuşturucu bulanların...
Hadi misal bir kısım Çarşı'lı, bir kısım Tatanga, Forzalivornocular ile Metin Kurt'lar ile, işgale direnen futbolcular, Altınörslüler, Hasnun Galipler, Ankaragücü' nün öncüsü Turan Sanatkârangücü ile buralar bir yana da, futbolun halkçı, emekçi doğuşunun, anti faşist Barcelona'nın, işçi Manchester'ın, destansı St. Pauli ile Livorno'nun, Boca'nın, Arjantin cuntasına posta koyan Menotti'nin manalarına hayatında bir kez ayağını değdirmemiş olanların da bilgi ve görüşlerine sunulur!
Elbet dediklerinizin de birçoğu doğrudur...
Ama doğru olanlar arasında "Futdoğrular" da mevcuttur.