-Uzun yıllar spor muhabirliği yaptınız. Spor mu, magazin dünyası mı daha keyifli geliyor size?
- Spor tabii ki. Spor dünyası dışarıdan görüldüğü gibi sadece sahadan ibaret bir dünya değil; müthiş kulis ve perde arkası var. Magazin dünyası bana biraz sahte geliyor açıkçası.
- Bunu bu kadar abartıp, şaşaalı hale getiren siz değil miydiniz? Televole kültürü yarattığınız iddiasına hep itiraz ediyorsunuz ama hiç mi payınız yok bu sahte dünyayı özendirici yapmakta?
- Biz olmayan bir şeyi yayınlamıyorduk ki! Yani Türkiye'de birtakım gece kulüplerinde insanlar eğleniyorsa, bizim arkadaşlar da kapıda bekleyip bunları çekiyorsa suçlu muyuz?
- Yayınlamasaydınız ne kaybımız olurdu peki?
- Yani birileri böyle eğlenecek, siz onu göstermeyeceksiniz; işte o komünizm demek! Eğer böyle eğlenen bir grup varsa insanlar onu da görecekler. Diyeceksiniz ki peki eğlenmeyen insanlar? O da haberlerin işi. Spor dünyası var, o da sporcuların işi. Herkes hangi dünyadaysa onu ekrana getirecek. Bizim dünyamız ünlülerin dünyası, orada ne yapılıyorsa onu ekrana getiriyoruz. Televole kültürü diye bir şeyi kabul etmiyorum. Bütün dünyada hiç değişmeyen bir şey vardır, ünlülerin hayatı merak edilir ve haber olur.
- Peki bunu yaparken kriteriniz, doğrularınız, ahlaki ölçüleriniz neydi?
- Bu programların erken saatte yayınlanmasını hiçbir zaman istemedik, çocukların izleyebilecekleri bir saat diliminde hiç olmadık. Her hafta sevgili değiştiren kadınlar bizim programlarımızda hiçbir zaman kahraman olmadı. Bizim haberlerimiz onları eleştiren tarzdaydı. Allı pullu gömlekler, şeffaf kıyafetler giyen gay sanatçıların görüntülerini yayınlamadık. O adamın kendi tercihidir gay olması, o başka, ama ekrana böyle bir şeyle çıkmasına izin vermedik. Çünkü biliyorduk ki, özendiricilik orada başlıyordu. Mesela peçeteler fırlatılırdı barlarda, bizim programlarımızda asla yayınlamadık. Bodrum'daki köpük banyoları bizde yoktu. Biz kültürümüzde olmayan hiçbir eğlenceyi yayınlamadık.
- Yapmadığınıza emin misiniz tüm bunları?
- Bir geçiş dönemimiz var tabii ki, biz de pat diye öğrenmedik bu anlattıklarımı, başlangıçta hata yaptık ama bunların zarar verdiğini, yanlış olduğunu zaman içerisinde gördük, ders çıkardık. Ben talep ettim, RTÜK'le toplantılar yaptık. Dikkat ettiğimiz o kadar detay vardı ki, bunları yazılı hale bile getirmiştik. Siz diyeceksiniz ki, 'Olur mu ben bunların hepsini izledim.' Ama bizde değil!
Yayın tarihi: 1 Haziran 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/06/01/pz/haber,F5AD68CF04B24AEA8FDCF8FC2E0833B5.html
Tüm hakları saklıdır.