En kısa yol...
Özge AYDIN /SABAH İNTERNET
Avrupa Futbol Şampiyonası hazırlıklarını sürdüren (A) Milli Takım, üçüncü hazırlık maçında Finlandiya'yı 2-0 yendi.
GÜRCAN BİLGİÇ: EN KISA YOL... (SABAH)
Fatih Terim üç hazırlık maçında bir çok oyuncu değiştirdi ama anlayış ve sıkıntılar hep aynı kaldı. Zaten temel sorunumuz da burada. Taktiği duvardaki tahtaya çizip anlatınca işin bittiğini sanıyoruz. Bu milli takım düzeyinde de fark etmiyor.
Fin takımı bizi istediği gibi sıkıştırırken, özellikle yan toplarda 'gaflar' serisi yaptık. Oyun kontrole döndüğünde gedik yaratamadık. Emre'nin ters ve uzun sürpriz topları dışında atağa oyuncu katamadık. Mevlüt'ün istekli oyunu, sert şutları biraz maçı ısıttı adımıza. Tuncay'ın klasiğini yapması ile golü bulduk, Gökhan ve Servet'in klasiklerinden (!) Fin takımı yararlanamadı.
Emre mi çok önde oynuyordu, Aurelio mu çok gerideydi? Oyun alanını kısaltıp, pres ve tempo ile rakibi böylesine boş bırakılmış bir orta saha ile nasıl yapacağız?
LEVENT TÜZEMEN: ARTIK KOLAYA KAÇMIYORUZ (SABAH)
Finlandiya önünde 67 dakika Fatih Terim'in kafasında oluşturduğu ve bir aksilik olmazsa Portekiz maçında sahaya süreceği ideal onbiri izledik.
Terim'in yeni prensi Mevlüt en çok pozisyona giren isimdi. Mevlüt sprinter, ayak bileklerine hakim ve şut atma özelliği var. Geniş alanda çabuk hızlanıyor. Ama "Şut atmadan önce acaba boşta bir arkadaşım var mı?" diye düşünüp kafasını kaldırmıyor. Mevlüt'ün bu egoizminden kurtulması şart. Terim'in yeni sisteminde Nihat ile Mevlüt aynı anda oynar mı? Nihat'la Mevlüt birbirinin kopyası. İkisi de geniş alanı seviyor, ikisi de şutu deniyor. Mevlüt kanatta oynadığından daha fazla topla buluştu. Ne yazık ki; Nihat duran toplar dışında katkıda bulunamadı çünkü araya pasları alamadı. Hücuma iyi çıkıyoruz ama top tutamıyoruz. Top tutmaya Portekiz önünde ihtiyacımız olacak. Portekiz önünde Finlandiya maçındaki gibi çok adamla hücuma gider ve geriye aynı hızla dönemezsek kalemizde baskınlar görürüz.
TURGAY DEMİR: HAZIR MIYIZ? (FOTOMAÇ)
Servet ile Gökhan'ın ileri çıkış vizeleri de olmayınca göbekten pek fazla sıkıntı yaşamadık. Finlandiya'nın o bölgede araya top atıp, defansın arkasına adam kaçırmayı düşünmemesi de işimizi kolaylaştırdı. Ancak Cristiano Ronaldo'lu Portekiz ve Koller'li Çek Cumhuriyeti karşısında bu kadar rahat olabilir miyiz, orası tartışılır?
Benim için en büyük hayal kırıklığı Emre Belözoğlu... Çok şey yapmak istiyor ama hiçbir şey yapmıyor. Ya gücü yok, ya da havasını kaybetmiş. Bu haliyle beklenen faydayı sağlaması zor. Evet hazırlık maçları bitti. Şimdi önümüzde Portekiz maçıyla başlayacağımız EURO 2008 var. O maça da muhtemelen bu onbirle başlayacağız. Peki bu kadro ve bu sistemle üç puan alabilir miyiz derseniz, ben bir puana razıyım derim. Bilmem başka söze gerek var mı?
KORKUT GÖZE: GALİBİYET GÜZEL DE! (HÜRRİYET)
TERİM, sahaya ideal onbiri sürdü. Belki de haftalardır, hatta aylardır kafasında ve gönlündeki kadro ile çıktı Finlandiya maçına.
Bu onbirden bir kayma olabilir mi? Akla gelen ilk isim Mevlüt Erdinç gibi görünüyor değil mi...
Golden sonraki dakikalarda farklı bir kimliğe büründük. Skoru sahiplenmek ve biraz da oyunu soğutmak gibi bir düşünceye kapıldık. Belki bu da Terim'in oyun paketinden bir parçaydı. Ve planımızda bu da vardı. Ancak, fazla abarttık ve sahamızda topla fazla oyalandık.
Milli takımımızın Portekiz maçında koca bir 45 dakikayı böylesine pervasızca harcama lüksü olabilir mi?
Veya Portekiz, attığımız bir gol sonrası, oyunu soğutarak skoru bir doksan dakika koruma fırsatını bize verir mi?
Bunları düşünürken, yine bir sağ kanat kombinezonu ve ikinci golümüz geldi. Ancak, düşüncelerim ve bazı endişelerim değişmedi. Kalkıp sorsalar...
Dün geceki performansımız Portekiz'i yenmek için yeterli miydi?
Açıkça söyleyeyim, kesinlikle değildi. Öyleyse, ilk 20-25 dakikada gösterdiğimiz performansı oyunun geneline taşıyamazsak, işimiz zor.
Yine de galibiyet her koşulda büyük moral. Bunu da aldık!
MEHMET DEMİRKOL: DAHA İYİYİZ (MİLLİYET)
Yorulup oyunun boyunu 70 - 80 metreye çıkardığımız son 30 - 35 dakika dışında oyun organizasyonunun Uruguay maçından çok daha iyi olduğunu söyleyebiliriz.
Genel olarak Uruguay maçından iyi olmakla birlikte Finlandiya'nın özellikle ilk yarıda savunmada bize hiç baskı yapmaması bu sıkıntımızda ne durumda olduğumuz konusunda bilgilenmemizi engelledi. Keşke İsviçre ve Portekiz'in deneyeceği gibi rakibimizin de böyle bir çabası olsaydı.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; Uruguay maçından daha iyiydik ancak yorgunluk sebebiyle ne kadar iyi olduğumuzu tam göremedik.
Yayın tarihi: 30 Mayıs 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/30//haber,2DE59ED674204A9F9922CC73727B95B5.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.