Az kaldı, hem de çok az... Odası geldi, eşyaları yerleşti, ufak tefek eksiklerini tamamlıyoruz şimdi. Delice bir şey ama inanın her gün odasına girip bir saat oturuyorum. Tulumlarını, hırkalarını, eldivenlerini seyrediyorum. Minicikler ve o kadar güzeller ki bakmaktan alamıyor insan kendini. Bazen düşünüyorum, acaba doğduktan sonra da her şeyiyle bu kadar sevimli gelecek mi? Yani geceleri ağladığında, beni günlerce uykusuz bıraktığında, inat edip bir türlü meme emmediğinde... Tahminim elbette ki gözümün onun iyiliğinden, güzelliğinden başka hiçbir şey görmeyeceği. O yeter ki mutlu olsun diye her şeye katlanacağım. Ama bir taraftan da anneler kendilerini bu kadar harap etmemeli diye düşünüyorum, çocuğunuza birazcık 'kıyabilmeyi' becermeniz gerekiyor galiba. Sonrasında ağır depresyonlara girebiliyorsunuz çünkü. Geçtiğimiz hafta tanıştığım ve bana çok yararlı öğütlerde bulunan bebek hemşiresi Ayşe Öner de aynı şeyi söyledi. "Anne olmak kendini perişan etmek değildir. Siz ne kadar mutlu ve huzurlu olursanız, bebeğiniz de o kadar keyifli ve sakin olur. Çünkü bebekler sözün ötesindekileri görür, tüm enerjinizi hisseder." Bu çok etkileyici bir cümle gerçekten, bence yüzde 100 de doğru. Karnınızdayken bile sesinizi tanıyan, dokunuşlarınızı hisseden, sizinkiyle birlikte kalp atışları da hızlanan bebeğinizin, dünyaya geldikten sonra sizi hissetmemesi mümkün mü?
GÜNDÜZLERİ UYANDIRIN
Peki hem annenin hem de bebeğin rahat edebilmesi için ne yapmak gerekiyor? Hastanedeki görevinden ayrıldıktan sonra dokuz yıl süreyle bebek bakıcılığı da yapan Ayşe Hemşire, her şeyden önce bebeği bir uyku düzenine alıştırmamız gerektiğini söylüyor, "Bebekler anne karnında gündüz uyur, akşam siz oturup ayaklarınızı uzattığınızda da kıpırdamaya başlar. Uyku düzenleri böyledir çünkü ve bunu doğduktan sonra da devam ettirirler. O yüzden 'Mışıl mışıl uyuyor, uyandırmaya kıyamıyorum,' demeyeceksiniz. İkinci günden itibaren gündüz en fazla iki saat uyumasına izin verip, arada uyandırıcaksınız. Salona getirin, sesli müzik dinleyin hatta en güzeli altını açın ki iyice uyansın. Çünkü bebekler ilk günlerde altlarının açılmasından nefret ederler. Buna inanılmaz kızacak ve ciyak ciyak ağlayacaktır. Sakın üzülmeyin, bütün gün uyumasın ki gece uyuyabilsin. Aksi halde anne her uykusuz geceden sonra daha sinirli, yorgun ve tahammülsüz olur. Ve bebeğine bakmak onun için bir kâbusa dönüşür." Uygulaması biraz zor olsa da kulağa çok mantıklı geliyor. Demek iyi bir anne olabilmek için, önce kendimizi koruyup kollamamız gerekiyor ki çocuğumuzu da mutlu edebilelim. Ben ve benim gibi ilk kez anne olacaklar, bakalım hayatımızın bu en önemli sınavından başarıyla geçebilecek miyiz? Henüz her şey yeni başlıyor çünkü, herkese bol şans diliyorum!
Yayın tarihi: 10 Mayıs 2008, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/05/10/ct/haber,7371A819A3634FF880E7167CF75AD7F6.html
Tüm hakları saklıdır.