kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 3 Mayıs 2008, Cumartesi
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
ABC
Cumartesi SABAH 
SUNAY AKIN

Gökdelen ve yoğurt

1930 yılının temmuz ayında, New York Limanı'na yanaşan geminin güvertesinde bir yolcu, kentin siluetini oluşturan gökdelenlere uzun uzun bakmaktadır. O yolcunun, karşısındaki gökdelenlerin katlarından daha fazla yaşı vardır. İstanbul'dan gelmektedir, 153 yaşındadır ve adı da Zaro Ağa'dır. Zaro Ağa, 1777'de, Bitlis'in Merment Köyü'nde gözlerini dünyaya açtığında, New York'taki gökdelenlerin hiçbiri daha doğmamıştı. Büyük bir törenle karşılanır Zaro Ağa, gazeteciler günlerdir yolunu gözlemektedir. Dünyanın en uzun yaşayan adamının fotoğrafı, ertesi gün gazetelerin sayfalarında yer alır. Amerika Birleşik Devletleri 154, Zaro Ağa 153 yaşındadır; yani, ABD sadece bir yaş büyüktür yeni ziyaretçisinden.

NE PADİŞAHLAR TANIDI
Herman Norden adlı bir Amerikalı davet etmiştir Zaro Ağa'yı Amerika'ya... New York Limanı'nın girişindeki ünlü Özgürlük Anıtı'nı görsün, önünde fotoğraf çektirsin diye mi? Ne gezer! Norden'ın amacı, Zaro Ağa'nın yanında Amerikalıların fotoğraf çektirmesidir. Dünyanın en yaşlı adamını görebilmek için sirk çadırından içeri girenler, 10 dolar karşılığında onunla fotoğraf çektirebilmekteydiler. Zaro Ağa'yı öperken poz vermek istiyorsanız, 5 dolar daha fazla ödemeniz gerekirdi. Ekmek parası kazanmak için köyünden çıkıp İstanbul'a gelir Zaro Ağa... Ortaköy'de oturup, Boğaz'ın kıyısındaki Ortaköy Camii'ne bakanlar, Zaro Ağa'nın o mabedin yapımında çalıştığını bilmezler. Nusretiye Camii'nin yapımında da ter akıtmıştır Zaro Ağa ve daha pek çok eserin... Sonra köyüne geri döner Zaro Ağa ve orada evlenir. İstanbul'a tekrar geldiğinde, gümrüklerde hamal olarak çalışmaya başlar. Öylesine güçlüdür ki kısa sürede Hamallar Kahyası olur. İki metre boyundaki bu iyi kalpli devi, Rus Harbi'nde cephede görürüz. Bacağından yaralanır Zaro Ağa. İyileşince de yeniden işinin başına döner ve tarihimizdeki ilk Hamallar Teşkilatı'nı kurar. Zaro Ağa doğduğunda, Osmanlı tahtında I. Abdülhamit oturuyordu. III. Selim, kendini öldürmek isteyenlere karşı canını bir neyle korumaya çalışırken, Zaro Ağa İstanbul'daydı. IV. Mustafa döneminde de vardı Zaro Ağa, II. Mahmut döneminde de... Dahası, bir padişahın resminin ilk kez asıldığı binanın yapımında da işçi olarak çalışmıştı. O bina Selimiye Kışlası, duvarına asılan resim de II. Mahmut'un portresidir. Sultan Abdülmecit döneminde, I. Tanzimat'ın ilan edilişinde de yaşıyordu, Abdülaziz döneminde trenin İstanbul'a ilk gelişinde de... V. Murat'ın özgürlükçü aydınlarla dostluklar kurduğunu da duydu Zaro Ağa, II. Abdülhamit döneminin ünlü jurnallerini de... V. Mehmet'in Alman kralından etkilenerek bıraktığı Wilhelm-kari bıyıklarını da gördü, Vahdettin'i İstanbul'dan götüren İngiliz zırhlısı Malaya'yı da... Üstelik, o Zaro Ağa ki Vahdettin'in kıyısından attığı adımla 600 yıllık bir dönemi kapattığı Dolmabahçe Sarayı'nın yapımında da çalışmıştır. 10 padişah eskitir Zaro Ağa. Ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün dönemine de tanıklık eder. Onca deprem, yangın, savaş görür Zaro Ağa. Hiçbirinde yıkılmaz, hepsinin ağırlığını kaldırır. Ama yaban ellerde para karşılığında bir sirk hayvanı gibi teşhir edilmesi ağrına gider yaşlı devin. Koca çınarın yüreği de bedeni de bu ağırlığı, bu yorgunluğu kaldıramaz. Dokuz ay, evet tam dokuz ay gezdirilerek, bir sirk çadırında, hayatını sırtında taşıdığı yüklerle kazanan Zaro Ağa'nın sırtından para kazanır birileri... Ülkesine döndükten sonra 29 Haziran 1934'te, Şişli Etfal Hastanesi'nde ilk kez bir doktorun karşısına çıkar Zaro Ağa... Bu, aynı zamanda, hayatında bir doktorla son karşılaşması olacaktır. Zaro Ağa öldükten üç yıl sonra, 1937 yılının mart ayında gazetelerde bir ilan çıkar. İlanın başlığında şu yazmaktadır: "Mezardan Bir Ses..." Devamı ise şöyledir: "Neden 157 sene yaşadım? Bu sırrı öğrenmek istersiniz değil mi? Çünkü Hüseyin Avni Akçaboğaz yoğurdu yedim. Bunu böyle bilin, siz de yiyin yaşarsınız.ZARO AĞA."İstanbul'un siluetini bozan, tarihine, doğasına gölge yapan, yanlış yerlere konulan gökdelenlerle ne zaman karşılaşsam, ölümünden sonra bile sırtından para kazanılmaya çalışılan Zaro Ağa'yı anımsıyorum.