Haftada iki gün yazmak, çarşamba günü sonrası önemli bir şey olduğunda azap verici oluyor. Yazacağım kelimeleri beynimde sıkı sıkı tutup, pazartesini bekliyorum. Tabii değineceğim konuya dair yazılar çıkınca, daha da bir kahroluyorum. Çoğu zaman bu konuları da erteliyorum. Ama bu konu ertelenebilecek gibi değil. Geçtiğimiz perşembe günü yazdığım yazımda "Tekbir defilesindeki kızları bırakın, asıl bu kızları tesettüre yönelten, eve kapatan zihniyetle uğraşın" demiştim. Ertesi gün de, Ahmet Hakan'ın istihbaratının ardından Tekbir Giyimci Abi'nin suratımıza çarpmakta bir sakınca görmediği üç eşli hayatı çıktı ortaya. Kadının paçavra olduğu, cinsel faydaları dışında fazlaca bir önemi olmadığı bir zihniyetin en fütursuz temsilcilerinden biri olan Mustafa Karaduman, kendisine yöneltilen "Durumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna verdiği cevapta tam da 'şeyini iyice şeediyor!' Diyor ki: "Bu konulara girmeye gerek yok. Ben evliyim, çocuklarım var. Türkiye Cumhuriyeti'nin şeyi de, çocuklarıma 'Babası Mustafa Karaduman. Annesi falandır' diye kimlik vermiş. Gerisi benim şeyim değil. Benim inancımda da bunlar yasak şeyler değil. Bugüne kadar hiçbir yasal sorun yaşamadım..."
TEDİRGİN BAKIŞLILAR Beyefendinin şeyi değilmiş, belki de şeyinde değilmiş. Bahsettiği şeyinde olmayanlar; 14 yaşında kendi isteği ile kapanan kadınlar, ailesinin seçtiği kısmet ile evlendirilip, mümkün olduğu kadar az soru sorması beklenen kadınlar, tepeden ayağa örtüyle gezip sokaklarda tedirgin bakışlı kadınlar bunlar. Ve hiçbiri beyefendinin 'şeyi' değil. O kadınların üzüntüleri, gözyaşları, kırılan gururları onun 'şeyi' değil. Resmi nikahı olmayan annelerin, eş öldükten sonra ortada kalıp kalmayacağı da onun 'şeyi' hiç değil. Ayrıca beyefendi kendi buluşu olan "Çok eşlilik, kerhaneleri ve zinayı ortadan kaldırır" görüşlerini de etrafa fütursuzca yaymaktan imtina etmiyor. Utanmasa "Çok eşlilik kolesterole, çarpıntıya ve hatta kansere iyi gelir" diyecek. Kendi ağzıyla da itiraf ediyor; tüm derdinin cinsellik olduğunu. Haremini 2-3 kadından kurmazsa geneleve gitmek isteyeceğini, zina yapacağını belirtiyor. Gerçi biz, evlilikdışı ilişki demeyi tercih ediyoruz. Zina lafı, yine bu beylerin çok özlediği bir uygulamanın geri gelmesi, ahlak polislerinin evlerin kapılarını çaldığı günlerin geri gelmesi isteğini de alttan alttan ittiriyor.
İŞ KADINLARA DÜŞÜYOR Öte yandan Vakit gazetesinin 78 yaşındaki yazarı Hüseyin Üzmez, 14 yaşındaki bir çocuğa cinsel istismar yapmak suçuyla tutuklandı. Beyefendinin eşi de kendisinden 50 yaş küçük! Vakit'teki köşesinde İslam ahlakından söz eden yazarın, taciz ettiği küçücüğün annesi ile de cinsel ilişkiye girdiği iddialar arasında. Küçük kız ifadesinde, Hüseyin Üzmez'in kendisine nasıl da oral seks yaptığını anlatıyor. Tabii bir de tacizci imam var. Her inançtan, fikir grubundan ya da insan topluluğundan sapık çıkabilir. Bunlar bir inanç sistemine mal edilemez. Ama bu inanç sisteminin kanaat önderleri de bu sapıklıklar karşısında tavırlarını koymalılar. Dindar basın, bu sapıklıklar ile tek kelime etmiyor. Dahası, Vakit gazetesi "Hüseyin Üzmez'e komplo kuruldu" demeye utanmıyor. İş yine bize, biz kadınlara düşüyor. Kimsenin türbanı, mini eteği benim için önemli değil. Ama eğer kadınlara türbanı tavsiye ederken böyle bir hayatı da tavsiye ediyorsanız, işte orada biz müdahil oluruz!
Bugünkü Tüm Yazıları
Tekbir getirerek dalmak istiyorum!
Yayın tarihi: 29 Nisan 2008, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/29/gny/haber,D8082F02BDC94BEDA7112FAA347C0502.html
Tüm hakları saklıdır.