IMF raporunda Anayasa fırlatma krizi
IMF uzmanları tarafından hazırlanan bir Çalışma Raporu'nda 2001'de Anayasa fırlatılmasıyla su yüzüne çıkan Türkiye krizinin de aralarında bulunduğu çeşitli ekonomik krizlerin ülkeler arasındaki menkul kıymet alım satım fiyatlarına etkileri incelendi.
IMF uzmanları tarafından hazırlanan "Yatırımcıların Risk İştahı ve Küresel Mali Piyasa Koşulları" başlıklı Çalışma Raporu'nda küresel piyasa koşullarının, ülkelere özgü koşulların ve krizlerin bulaşıcı etkilerinin ülkeler arasındaki menkul değerlerin alış satış fiyatları arasındaki farklar (spreads) üzerindeki etkileri araştırıldı. Türkiye'deki 2001 ve 2006 krizleri de ele alınan az sayıda kriz içinde incelendi. Ülkelerin kendilerine özgü faktörlerinin "spreadlar' arasındaki farkları geniş ölçüde açıkladığı belirtilirken "Yükselen piyasalardan kaynaklanan sorunların bulaşıcılığı, küresel piyasa riskleri açıkça dikkate alındığında küçüktür ya da var olmamaktadır" denildi.
TÜRKİYE'DEKİ KRİZLER
Raporda, son onyılda yaşanan krizlerin ülkeler arası menkul kıymet alış-satış fiyatı farklarına yansımaları karşılaştırılırken Türkiye'den Şubat 2001 krizi, 2006 krizi örnek alındı. 11 Eylül terörist saldırısı, 1998 Rusya krizi, 2002 Brezilya seçimleri, WorldCom skandalı, Şangay borsa fiyat düzeltmesi ve son ABD Subprime Mortgage krizleri de incelendi.
2006 KRİZ OKYANUSTAKİ ADADAN MI GELDİ?
Raporun "Türkiye Krizi (2006)" bölümünde şöyle denildi:
"-Mayıs-Temmuz 2006'daki Türkiye krizi sırasında, diğer yükselen piyasalardaki "spread'lar, -düşüş trendi 2006'nın ikinci yarısından itibaren yeniden başlasa da-, önemli ölçüde genişlemişti, bu dönem fonlama likiditesindeki riskler ve daha az boyutta olmak üzere temerrüde düşme ve piyasadaki oynaklıkla (volatilite) ile tanımlanmıştır.
-Türkiye'deki kriz İzlanda'daki Mart 2006 krizinden birkaç ay sonra ortaya çıkmıştı. Ancak İzlanda dönemi bu çalışmada diğer piyasalarda önemli bir yayılma etkisi görülmediği için açıkça analiz edilmedi. İki krizin birbirine çok yakın zamanlarda meydana gelmesi ilginçtir ve her ne kadar Türkiye'deki problemlerin tetiklenmesine büyük ölçüde siyasi faktörlerin neden olduğu görülüyorsa da, İzlanda'dan Türkiye'ye doğru bir yayılma olduğu izlenimi vermektedir.
-11 Mayıs ve 24 Temmuz arasına yayılan Türk krizi ülkedeki siyasi istikrarsızlığın bir sonucudur. Bu kriz İzlanda'da birkaç ay önce ortaya çıkan mali güçlüklerin ardından gelmiştir. Bu dönemde yükselen piyasalar için görünüme ilişkin artan bir tedirginliğe işaret eden muhtelif raporlar yayınlanmış, "spread'ler de genel olarak artmıştı."
Türkiye'nin 2006 krizinde piyasa likiditesi ve faiz oranı risklerinin daha küçük kaldığı ya da telafi edildiği belirtilen araştırmada, "2006 baharındaki Türkiye krizinde temerrüde, ödeme güçlüğüne düşmeler artmıştı. Ek olarak piyasa ve faizde oynaklık riski esasen gelişmiş piyasalar dahil tüm ülkeler için temelde yükselmişti" denildi.
2001 KRİZİ VE ANAYASA FIRLATMA OLAYI
Çalışmada Türkiye'deki 2001 Şubat krizinin 19 Şubat'ta "Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki karşılıklı suçlamayla başladığının varsayıldığı", Türkiye'deki kıymetlerin satışını tahrik ettiği ve Türkiye'yi üç gün sonra devalüasyona zorladığı belirtilirken eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Anayasa kitapçığını eski Başbakan Bülent Ecevit'e masa üzerinden göndermesi olayı ima edildi. 2001 kriziyle ilgili ayrıca "Krizin, Hazine'den sorumlu Bakanlığa, Devlet Planlama Teşkilatı'na ve Özelleştirme'ye yeni atamalara rastlayan 5 Mart 2001'de sona erdiği varsayılmaktadır" denildi.
Türkiye'nin 2001 krizini yaşadığı dönemde tüm küresel piyasa risk faktörlerinin ve piyasadaki oynaklık riskinin artan bir önem kazanmış olduğu da hatırlatıldı.
SONUÇLAR
Raporun son bölümünde yer alan, tüm kriz örneklerinden çıkarılan sonuçlar ise özetle şöyle:
"-İncelenen tüm kriz dönemlerinde küresel finansal piyasa koşulları önemlidir. Devamlı ve değişmez değillerdir.
-Küresel finansal piyasa faktörleri ele alındığında, yükselen piyasalardan kaynaklanan bir bulaşıcılık çok küçük olmaktadır ya da ortaya çıkmamaktadır.
-Yükselen piyasalar, tarihsel olarak gelişmiş piyasalardan daha oynak olsalar da küresel finansal piyasa risk faktörleri tüm ülkeler için önemlidir.
-ABD subprime mortgage krizi, küresel açıdan bir piyasa likidite şoku deneyimi olarak yaşansa da, ödeme güçlüğü ve fonlama likidite risklerine katkısı daha önemlidir. Her ülke için aynı olmamakla beraber ödeme güçlüğü riski, en azından muhtelif merkez bankaları tarafından likidite enjeksiyonundan önceki dönemlerde, fonlama likidite riskinden biraz daha önemli olabilir. Piyasa likidite şoku, hızlı bir şekilde ödeme güçlüğü ve fonlama likiditesi krizine dönüşebilir.
-Son olarak, genelde, çeşitli krizler, küresel piyasa risk faktörlerindeki değişiklikler tarafından değişik biçimde tanımlanırlar ve kimi zaman bazı risk faktörleri değişik yönlerde işler ve kısmen birbirlerini telafi ederler."
(ANKA)
Yayın tarihi: 20 Nisan 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/20//haber,064E89A505E0441F97AB3DDF7AF6CFDA.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.