Aslında kentsel dönüşüm denen çabaya da karşı değilim. Çarpık-çurpuk oluşmuş bir alanı ele alıp, birçok yapıyı yıkma pahasına yeni ve yaşanılır semtler oluşmasında ne yanlış var? Bu açıdan, geçen hafta
Yaşamdan Dakikalar'da Nebil Özgentürk kardeşim, Sulukule'deki yıkımlar üzerine çektirdiği filmi gösterip, fikirlerimizi sorunca şaşırdım. Sulukule'yi görmemiştim, yapılan işin ne olduğunu tam olarak bilmiyordum ve iyi bilmediğim konularda yazıp konuşmayı da sevmiyordum. Ancak şu konuda hemen anlaştık: Sulukule'nin simgelediği 'Roman kültürü' de tüm diğer kültürler gibi çok özeldir ve İstanbul'un diyelim ki Ermeni, Musevi, Rum vb. kültürleri gibi dikkatle, özenle korunması gerekir. Tam bunları düşünürken, çarşamba günü
Radikal gazetesi iyi bir gazetecilik yaptı ve şu anda İstanbul'da bulunan, Roman kökenli ve özellikle Balkan çingeneleri üzerine birbirinden güzel filmler yapmış Fransız yönetmeni Tony Gatlif'i alıp Sulukule'ye götüren Sulukule Platformu'nun etkinliğini izledi. Orada semt sakinlerine umut veren ve karşılıklı göbek atan Gatlif, dünyadaki Roman kültürünün tarihine değinmiş, bunun korunmasının önemini vurgulamış. Katılmamak mümkün mü?
Yayın tarihi: 18 Nisan 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/04/18/cm/haber,7C86600C5A7A42349A920DC663675DFA.html
Tüm hakları saklıdır.